GENÇLER ÖNE !..
30 Mayis 2018 09:14:23
Siyasi mizahın son zeka kıvılcımlarından birisi de, seçilemeyecek sıradaki adaylara yönelik “dolgu malzemesi” metaforuydu.
Mizah bu, kızılmaz. Kaldı ki, benzetme yanlış da değil.
Listelerin altsıralarını doldurmak, siyasal partilerin belli başlı sorunlarından birisi olmuştur hep…
Bunu aşmak için, partiler, altsıra milletvekili adaylığını bile kariyer yapma yolunda atılmış bir adım sayan “idealistler”le doldururlar genelde…
Bunun yöremizdeki son örneği, yıllar içinde dolgu malzemeliğinden ilk sıraya sıçrayan Ünal Demirtaş’tır. Demirtaş’ın milletvekilliği hedefi vardı, altsıralardan bir yer kaptı, zamanla yükseldi, sonunda ilk sıraya oturdu.
Benim ilk sıradaki tercihim de O’ydu, bunu yazmıştım da…
Öyleydi, çünkü vizyonu olan idealist genç bir siyasetçi o… Kimyası bozulmazsa, hem Zonguldak’a ve hem de Türkiye’ye epeyce faydası olacaktır.
Yakın çevremizde dolgu malzemesi olmayı reddeden de olmadı değil. Örneğin Boray Baycık…
Eski “solcu” Baycık, “milliyetçi” İyi Parti’den bir turuncu koltuk kapmak için girdiği yarışta geri kalınca, herhalde kariyerine yediremediği için, çekip gitti…
Listeye dolgu malzemesi olarak bile sokulmayan eski siyasetçiler de vardı. Örneğin Önay Alpago…
Alpago, düşkırıklığını bastırmak için olsa gerek, CHP yöneticilerine sitem eden bir açıklama yaptı… “ Benim gibi üstdüzey bir siyasetçiyi nasıl elersiniz” anlamına gelen sözler sarfetti.
Onu anlıyorum…
Çünkü, tek tek siyasetçiler için siyaset bir bağımlılıktır, bu anlamda hastalıktır. Mola verdiğiniz olur, ama sonsuza kadar sürmez bu; şu veya bu şekilde kürkçü dükkanına dönersiniz…
Önay Alpago’nun, tepelerden söz almadan elini kolunu sallayarak aday olması, şu yandan bakarsanız demokratik bir meydan okumadır, bu yandan bakarsanız kronik rahatsızlığın atağa kalkması olayıydı…
Siyaset, belirli kariyere sahip siyasetçiler için, bir varoluş nedenidir, bir yaşam biçimidir. Şurada veya burada siyaset solumayan siyasetçi görmedim şimdiye kadar. Elden ayaktan düşseler çeneleri siyaset yapar…
Siyasetçiliği, kalem adamlığına benzetirim ben. Bizler için yazı yazmak da bir yaşam biçimidir, varoluş nedenidir. Bu eylem, eller ayaklar tutmaz hale gelinceye veya beyinler sebzeleşinceye kadar sürer…
Aramızdaki fark, bizde önseçim ya da merkez yoklaması yok, peşinden koştuğumuz koltukyok,özgürüz.
o o o
Türk siyasetinin dinamizm kazanması için, gençlerin öne çıkması gerekiyor artık…
CHP’nin gençleşme politikasını bunun için destekliyorum.
Yaşları 80’e dayandığı halde siyasetten vazgeçmeyenleri anlıyorum, dedim ya, bu bir bağımlılık.
Ama, bunların ne kentlerine ve ne de Türkiye’ye verecek birşeyleri yok. TBMM, huzurevi değildir ! Belediyeler rehabilite merkezleri değildir !..
Türkiye’nin geleceğini yaşayamayacak yaşa gelmişlerin Türkiye’nin geleceğini kurmaları sözkonusu değildir.
Türkiye’nin geleceğini devrimci gençler kuracaktır.
Onlara inanmamız ve güvenmemiz gerekiyor…
ETİKETLER : Yazdır