DAR ALANDA PASLAŞMALAR…
08 Ocak 2018 00:26:46
Gençlik yıllarında epeyce futbol oynamış birisi olarak bilirim:
Dar alanda paslaşma zor iştir…
Zeka, önsezi, ustalık ve bedensel güç gerektirir. Dahası, mental olarak oyunla bütünleşmek…
Maça, kazanmak için değil, kaybetmemek için, en azından az gol yemek için çıkan takımlarda bu oyun kurgusu yoktur. Onlar, ayaklarına rastlantısal olarak gelen topu, dan-dun ileriye vururlar. Ancak duvar tenisinde olduğu gibi top kendi yarı alanlarına döner.Yeniden ileriye vururlar.. Bu kısır döngü seyirci için, maçı çekilmez hale getirir.
Maça kazanmak için çıkan takımlarda dar alanda paslaşmaların özel bir önemi vardır. Çünkü kaybetmemek için çıkan takım genelde maçı kendi yarı sahasında kabul eder, hatta onsekizinde ! Onbir oyuncuyla kale önünde savunma yapan bir takıma gol atmak için kısa paslaşmalarla gedik aramak gerekir. Zor iştir…
İki takım da maça kazanmak için çıkıyorsa, oyunun seyir kalitesi tavan yapar. Çünkü bu durumda yataydan dikey oyun kurgusuna geçilir, oyun iki yarı sahada da oynanmaya başlanır…
Gerçek futbol budur işte !..
o o o
Politika azıcık futbola benzer.
Politikada da maçı kazanmak için dar alanda paslaşmalar yapmak gerekir. Dar alan, “ kulis “e tekabül eder. Dar alanda paslaşanlar da her ilin siyaset yıldızlarıdır (!)
Üç beş “ yıldız oyuncu”(!) koltuğa uzanmak için dar alanda paslaşırlar.
Şu ayrımla ki, burada rakip başka takım değildir, kendi takımıdır ! Futbol takımlarının antremanlarda iki takıma ayrılıp maç yapması gibidir kurgu.
Kim kimi alt ederse, formayı kapar. Yerel siyasette forma, koltuğa tekabül eder.
o o o
Ereğli’deki CHP kongresi, malın peşinen götürüldüğüne sahne oldu. Şerafettin Turpçu kardeşimiz ile dar alanda ya da kuliste paslaşanlar daha sahaya çıkmadan malı götürmüşlerdi. Sahada galip takım vardı sadece.
Öteki sahaya çıkmamıştı. Maçı, pardon kongreyi, hükmen kazandılar.
o o o
Zonguldak’ta öyle olmadı. İki takım vardı, çekişmeli bir oyundan sonra birisi golü attı, maçı kazandı.
Darısı belediye başkanlığı adaylığına…
o o o
Şerafettin Turpçu kardeşimiz genel siyasette na-mevcut ama, şu sıralar yerel siyasetin yıldızı ! Ereğli’de malı götürdü, il kongresinde de bir kıyısından desteklediği grup kazandı.
Peki bu onu yeniden TBMM’ne götürecek mi dersiniz ?
Zor gözüküyor, bunun o da farkında.
Zaten Ereğli’de tümüyle, Zonguldak’ta da kısmen malı götürmesi, kutup kaşiflerinin ilerlerken geçtikleri alanlara yer yer yiyecek paketleri bırakmalarına benziyor ! Seçilebilecek bir sıradan aday olamazsa, dönüşte, giderken bıraktığı paketlerden beslenecek !..
Ereğli’de belediye başkanlığı adaylığı için “adam”ını hararetle pazarlamaya çalışması bu yüzden !..
Bana kalırsa Turpçu’nun yerel zaferleri, Pirus zaferine benziyor !
Çünkü bunlar onun ilk ikiden aday olmasını engelleyecek !..
Turpçu’nun kendi “adam”ını pazarlamak için Ereğli ve Zonguldak kulislerinde kısa paslaşmalara girişmesi, Türkiye’nin en büyük sendikalarından Türk Metalle karşı karşıya gelmesine yolaçtı çünkü.
Yerel internet sitelerinde okudum…
Turpçu, kendisine telefonla hakaret ettiği savıyla Türk Metal Sendikası Genel Başkan yardımcısı Yusuf Ziya Odabaş hakkında suç duyurusunda bulunacakmış…
Bu ne demektir biliyor musunuz ?
Sadece kendisini ve “adam”ını değil, Türkiye’nin en büyük sendikalarından birisini, CHP ile karşı karşıya getirmek demektir !..
CHP genel merkezi bunu göze alabilir mi ? Sanmam. Çünkü Türk Metal sadece Ereğli’de örgütlü bir sendika değil ! Turpçu ve “adam”ı da gözden çıkartılamayacak kişiler değil zaten ! Tam tersi…
Pirus zaferi derken bunu kastettim.
Kasaba politikacılığı böyle bir şey işte.
Dar alanda güzel paslaşıyorlar ama, bu kurguyla oynayan futbol takımlarının aksine golü kendi kalelerine atıyorlar !..
ETİKETLER : Yazdır