ERDEMİR’İN AÇIKLAMASI ÜZERİNE…
18 Eylül 2017 00:14:48
İlkten şunun altını çizeceğim…
Erdemir Genel Müdürü Sedat Orhan’ın Belediye Başkanı Uysal ve TSO Başkanı Tetiker ile bir araya gelmesi…
Ayrıca basın kuruluşları ile diyalog kurması…
OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Baktır’ın kahvaltılı bir toplantıda yerel basını ağırlaması…
Erdemir’in son yaptığı basın açıklaması…
Bütün bunlar, son zamanların önemli ve yararlı gelişmeleridir…
Önemi ve yararı şurada:
Önceki belediye başkanının tutarsız politik mülahazalarla Erdemir’e ve Türk Metal Sendikasına savaş açması ile kopan ilişkiler, son gelişmelerle yeniden kuruluyor gibi… Eğer devamı gelirse, bunun kente sağlayacağı yararlar saymakla bitmez. Ama, diyalogların sadece diyalog olarak kalmaması koşuluyla elbette !..
BASIN AÇIKLAMASI “ZIMNEN” KABULLENME…
Erdemir’in Ereğli’ye (ekonomik, sosyal, kültürel, sanatsal, eğitsel ve sportif) anlamda hiçbir şey vermediği şeklindeki klasik söylem, son zamanlarda yeniden ısıtıldı…
İddiaların kimisi, kişisel isteklerin kılıfı olarak da sunulsa, gerçeklik payı yok değil.
Şu ayrımla…
Erdemir’in Ereğli’ye ekonomik bir katkısının olmadığı savı, ciddiye alınacak bir şey değildir.
Çünkü, 7500 kişilik istihdam yaratıyor. Ara (iç) alımlarının yarıya yakınını Ereğli’den yapıyor. Bunun dışında kentin ekonomisini ayakta tutan çapta katmadeğer üretiyor. Manifaktür sanayiine ya da kesme-dilmecilere/atölyelere sac veriyor, defolu ürünler üzerinden bir grup tüccara (sac tüccarlarına) destek oluyor. Nakliyeciliği ayakta tutuyor, vb… Düşük bir fiyatla kente su da veriyor…
Tamam, yeni istihdam yaratacak yatırımlar yapmıyor.Tam tersi, istihtam hacmini görece olarak daraltıyor… Ama, bu bir şirket politikasıdır ! Koşullar uygun olsa yapar. Daha çok kar etmek için yapar.
Demek ki özel sektörcülüğün rasyonali buna izin vermiyor bugün için…
Bunu geçelim..
Erdemir olmasa günümüzün çağdaş kenti Ereğli de olmazdı.
Ancak, Erdemir’in kentteki sosyal, kültürel/sanatsal, sportif, vb. etkinliklere destek olmadığı da açık ! Şirketin son yaptığı yazılı açıklama, bunun “zımmen” kabulü niteliğinde.
Bir tür savunma niteliğindeki açıklamada özetle deniliyor ki:
Osmanlı çileğinin büsbütün yok olmasının önüne geçecek girişimlere/etkinliklere omuz veriyoruz…
Heykel yarışması düzenliyoruz…
Hastanelere modern tanı (teşhis) cihazları sağlamayı öngören projemiz var…
Hepsi bu kadar !
Osmanlı çileği çağrışımıyla ilkten şunu söyleyeyim ?
Ereğli’nin doğal (ekolojik) ve sosyal yapısını, ilkini negatif, ötekini pozitif olarak “bozan” Erdemir’dir.
Dünyanın hiçbir yerinde, Erdemir gibi kentle iç-içe geçmiş bir demir-çelik fabrikası yoktur. Erdemir’in çok verimli topraklar olan Gülüç çayı havzasına kurulması, Ereğli’nin özellikle sebze-meyve üretimini çok olumsuz şekilde etkilemiştir.
Örneğin 1930’lu yıllarda Ereğli, Karabük ve Bartın’ı da kucaklayan Zonguldak ilinin sebze-meyve ihtiyacının “nısfından” (yarısından) çoğunu üretiyordu/sağlıyordu.
Bugün, sebze-meyve ihtiyacının yüzde 95’ini dışardan sağlıyor.
Bunun yanısıra, fabrikanın zararlı atıkları sadece bitki örtüsünü değil, insan sağlığını da çok olumsuz şekilde etkilemiştir. Bu hala sürüyor…
(Buradan bakıldığında, Erdemir’in Osmanlı çileğine sahip çıkmasını, bir tür ironik günah çıkartma olayı olarak algılamak mümkündür !..)
Bu tablo, bugün de Türkiye genelinde örneklerini yaşadığımız ve çevreyi/insanı hiçe sayan vahşi sanayileşmenin Ereğli’deki görselidir.
Hemen eklemeliyim ki, bunun dünya çapındaki mucidi de, Ereğli’deki uygulayanı da, Erdemir’i kuran Amerikalılar olmuştur !.. Erdemir, neoliberalizmin çelik alanındaki rol modelidir.
Ama, bütün bunları tartışmanın anlamı yok artık. Ereğli halkı bu gerçeği 55 yıldır sineye çekmiş durumda. ( Küçük bir anektot: Erdemir’in ilk genel müdürü Fuat Yücesoy, Erdemir’in kurulduğu araziyi, köylülerden Afrika’dan bile daha düşük bedeller ödeyerek satın aldıklarını söyler).
Dedim ya geçelim:
Erdemir’le birlikte Ereğli’de geleneksel sosyal yapının bozulup yerine yeni bir sosyal düzenin kuruluşu, buna koşut olarak yeni insan ilişkilerinin ve değerler sisteminin oluşması, vb. yukarıdaki olumsuzlukların tolore edilmesini sağlamıştır zaman içinde..
İSTENEN NE ?
Erdemir’den hiç kimse, Ereğli’de bir flarmoni orkestrası kurmasını filan beklemiyor ! Sportif, kültürel, eğitsel, sosyal alanlara katkı sağlaması isteniyor…
Kimse kusura bakmasın ama, ekonomik değeri kalmamış, tam tersi nostaljik bir ürüne dönüşmüş Osmanlı çileğine omuz vermek gibi, heykel yarışması düzenlemek gibi etkinlikler, her ne kadar yerel değerlere karşı yapıcı duyarlılığın ve sanat/sanatçı dostluğunun ürünleri de olsa, ahalinin çoğu için kabak çekirdeğidir !..
Benim dikkatimi, sadece, hastanelere modern tanı cihazları yardımı yapılacağı şeklindeki proje çekti.
Belki pragmatik bir yaklaşım bu ama, halkın bakış açısıyla örtüştüğü de kesin.
Geçenlerde bu işlerden anlayan bir dost dedi ki bana:
Erdemir’i OYAK yerine örneğin Koç grubu alsaydı, Ereğli ihya olurdu…
Almadığına göre, OYAK’tan bir şeyler beklemek Ereğli halkının hakkıdır.
Al gülüm, ver gülüm olayıdır bu.
ETİKETLER : Yazdır