HAYIR ÇIKARSA…
27 Mart 2017 13:00:23
Olasılıkların, gerçeğin gölgeleri olduğu şeklinde bir benzetme yapsam cuk oturur mu ?
Sürdürüyorum:
Gölgeler, kimi durumda gölge olarak kalır, sonra dağılıp giderler. Kimi durumlarda ise, gizemli varlıkları netleşip gerçeğe dönüştürürler…
Bu grizgah şunun için:
Genel kanaat, halkoylamasından hayır çıkması halinde çok şeyin değişmeyeceği şeklinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kanaati şu açıklaması ile kuvvetlendirdi geçenlerde:
“Referandumdan hayır çıkarsa, hükümet seçime kadar devam eder…”
Etsin de, hükümetin devam edecek olması, her şeyin eskisi gibi sürüp sürmeyeceği sorusuna açıklık getirmekte yetersiz kalıyor.
Hükümet devam eder, ama öte yandan devam etmeyen başka şeyler de olabilir.
Ne gibi ?
Bu günkü konumuz bu.
Bir defa, “hayır”lı bir sonuç, kaçınılmaz olarak, Erdoğan ile AKP-MHP ortaklığının halk kitleleri karşısında prestij kaybetmesine neden olur. Prestij kaybı, sürecin iyi yönetilememesi halinde, güven erezyonuna dönüşebilir.
Bu olası durumda, ilkten, Bahçeli tası tarağı toplar, muhalefet saflarına “rücu” eder. Bakarsınız, “halk iradesine saygılı olunmalı” ayağıyla Erdoğan’ı, anayasal sınırlar içinde kalmaya bile davet edebilir.
Diğer yandan AKP’nin/iktidarın kimyası bozulur; hükümet de bundan nasibini alır. Başbakan yasal bakımdan devam etmesine hiçbir engel bulunmamasına rağmen bir tür “topal ördek” sendromu içine girebilir. Hatta koltuğunu bile kaybedebilir.
Bu arada “başarısız” (yani hayır’ın fazla olduğu illerdeki) üstdüzey bürokratlara yol görünebilir…
AKP’nin içi de karışabilir. Abdullah Gül, Davutoğlu, Arınç gibi küskün isimler AKP kulislerinde yüksek sesle seslendirilen bir “organik” pozisyona koyabilirler.
Bu olasılık gerçekleşirse, AKP içinde, özellikle de milletvekilleri içinde bolca bulunduğu iddia edilen kripto FETÖ’cülerin üzerlerine gidilebilir. Bunlar ya bir erken seçimde liste operasyonu ile veya başka şekillerde safdışı edilebilir. Bu da AKP’yi iyice karıştırabilir.
“Hayır”lı sonuç dış dengelerde de eksen kaymalarına yol açabilir. ABD, AB ile Rusya, bu kez muhalefetle diyalog kanalları açma yoluna gidebilir. Bu durumda Erdoğan’ın dışa dönük sert çıkışları tersine dönebilir. Bu da prestij kaybını katmenlendirir.
HDP’nin, ucu Ahmet Türk tarafından geçenlerde yeniden gösterilen “açılım” dosyası raftan indirilebilir. İçerdeki HDP’liler kısa süre içinde tahliye edilebilir.
Veee…
Hayır’dan en çok nemalanan parti CHP olur. Ekonomideki kötü gidişat da sürerse, CHP ilk seçimde oyunu yüzde 30’lara taşıyabilir.
Bahçeli’nin 2018 kongresinde koltuğunu kaybetmesi halinde oy yüzdesini arttırmasına kesin gözüyle bakılan MHP, CHP’nin büyük ortağı olacağı bir koalisyonun öteki ayağı olabilir.
Özetle…
AKP ilk seçimde çoğunluk partisi olma imtiyazını kaybedebilir.
Atatürkçü cumhuriyetin önü açılabilir…
Üst üste yazdığım evet-hayır’lı iki yazının özeti şöyle bir şey oluyor:
Evet çıkarsa Türkiye kaotik bir sürece girebilir.
Hayır çıkarsa da girer, ama ikincisinin önü aydınlık olur.
KILIÇDAROĞLU YÜKSELİŞTE…
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP’nin ve hükümetin ileri gelenleri, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu adeta topa tutuyorlar.
Neden ?
Çünkü, Kılıçdaroğlu, halkoylaması sürecini, kitlelerle buluşma olanakları kısıtlı olmasına rağmen, iyi yönetiyor.
Kılıçdaroğlu’nun yükselişe geçmesinde,evet’çilerin O’nu ana hedef olarak belirleyen stratejik hatalarının da rolü büyük.
Reklamın kötüsü olmaz, fark edilmek yeterlidir !..
Kılıçdaroğlu’nun kişisel performansı da iyi. Anayasa değişikliğinin getireceği yeni rejimin içyüzünü, basit ama demagojik olmayan sözlerle halka anlatması ses getiriyor. Özellikle Erdoğan ile Yıldırım’ı TV’de tartışmaya çağırması, kararsızlar üzerinde “hayır”lı etki yarattı.
CHP liderinin, ayrıca, sakin tavrı ile seviyesi düşük bireysel sataşmalara girmemesi, başarı puanını yükseltti.
Kılıçdaroğlu’nun yıldızını yükselten temel etken ne peki ?
Haklı olması !
Ayrıca, haklılığını iyi yönetmesi, CHP liderinin yıldızını parlatıyor…
Ben Kılıçdaroğlu’nu çok eleştirmiş birisiyimdir. Haklı olduğumu da düşünürüm hep. Çünkü, Kılıçdaroğlu’nun “Yeni CHP” adı altında kendi sağıyla ve onların kulvarında yarışa girmesi, CHP’yi CHP olmaktan çıkarttı. Liberalizmle kol kola giren, dinciliğe ödün veren sıradan bir sosyal demokrat partiye dönüştürdü.
16 Nisan süreci, sanıyorum Kılıçdaroğlu’na o yolun yol olmadığını da öğretti. Performansının yükselmesinde bunun da rolü var..Umarım bu pozisyonunu korur.
ETİKETLER : Yazdır