YENİDEN YAPILANMA
03 Agustos 2016 23:01:00
Demokrasilerde
millet meclisi, rejimin kalbidir. Çünkü halkı temsil eder. Meclis, şu veya bu
şekilde devre dışı bırakılırsa, halk da devre dışı bırakılmış olur. Bu durumda
rejim makinaya bağlanır, ülke bitkisel yaşama girer
Sıkıyönetim
veya onun sivil biçimi olan OHAL, meclisi devre dışı bırakır. Bu da kanun
hükmünde kararnamelerle yapılır. İktidar, geçici bir süre (bizde toplam altı
ay) için de olsa, devleti/ülkeyi kimseye hesap vermeden tek başına yönetir.
OHAL
kararnamelerinin ikincisinin de ortaya çıkarttığı gibi, iktidar, tek başına,
devleti yeniden yapılandırıyor. Ordu ve
yargı gibi devletin temel kurumlarını yeniden şekillendiriyor
Mecliste
temsil edilen siyasal partilere olsun sormaksızın!..
İkinci
kararnamede, FETÖnün en yaygın şekilde örgütlendiği ordunun geleneksel
hiyerarşik yapısı ile eğitim sisteminin radikal değişikliklere uğratıldığını
görüyoruz.
Askeri lise ve akademileri ile astsubay okullarının
kapatılması
YAŞın sivilleştirilmesi, kuvvet komutanlarının Savunma
Bakanlığına bağlanması vb. bunun belli-başlı göstergeleri.
Cumhuriyetten
bu yana, ordunun yapısı ilk kez bu ölçüde radikal değişikliklere uğruyor
Buna,
TSK kendisine yabancılaştırılıyor da diyebiliriz.
Anlaşılıyor
ki, iktidar, soruna sadece siyasal açıdan yaklaşıyor. Ordunun yapısının
bozulmasının ilerde yol açacağı askeri sorunlar, FETÖ tehlikesi nedeniyle,
ötelenmiş durumda.
Bu konu
kuşkusuz tartışılabilir. Tartışılıyor da zaten. Özellikle asker kökenli
uzmanlar, örneğin askeri okullar ile kurmay subay yetiştiren akademileri
kapatmanın çok gerekli olmadığı görüşündeler. Okullara ve akademiye giriş
yollarının denetlenmesinin (örneğin soruların çalınmasının önlenmesi gibi) daha
sağlıklı ve kalıcı bir çözüm olacağını düşünüyorlar.
Darbe
girişiminde de görülen istihbarat zafiyetini okullara yüklemek mantıklı ve
gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Bu
yaklaşımın tarihi temeli de yok. Osmanlı tarihini incelediğimizde, özellikle
Tanzimattan sonra, ordunun yapısı ile sık sık oynandığını görürüz. O dönemde de
kaygı, siyasaldı. Amaç, orduyu siyasetten uzak tutmak değil ( ki bu mümkün
değildir) en azından siyasal eylemlere/darbelere girişmesini önlemekti. Ama
tarih, tüm bunların başarılı olmadığını bize öğretiyor. Ordunun tarihi,
Osmanlıdan bu yana, bir bakıma, darbeler tarihidir de!..
Demokrasisini
oturtamamış tüm üçüncü dünya ülkelerinde de böyledir bu. Demokrasiyi işlemez
hale getirirseniz, antidemokratik eylemlere davetiye çıkartmış olursunuz
FETÖcü
darbe girişiminde, demokratik rejimi, anayasa ihlalleri ile işlemez hale
getirenlerin de sorumlulukları vardır.
Demokrasinin
şu veya bu biçimde içini boşaltırsanız, bu boşluğu doldurmak için ne kadar
otoriter yöntemlere başvurursanız vurun, aynı göreve(!) başkalarının da talip
olmasını önleyemezsiniz. Elinde silah tutan güç bunların başında yer alır.
Demokrasi
bir değerler sistemidir. Türkiyede o sistem Cumhuriyetle kuruldu. Bugünkü
olumsuz tabloda, doksan küsür yıllık cumhuriyetin genleriyle oynayanların büyük
rolü vardır.
FETÖleri
bitirmek için (ki mutlaka bitirilmeli) askeri okulları kapatmak, orduyu
sivilleştirmeye çalışmak, palyatif
(gel-geç) önlemlerdir.
FETÖleri
bitirmenin yolu, laik Cumhuriyetin milli-demokratik nitelikteki temel
ilkelerine sahip çıkmaktan geçiyor. FETÖcü darbe girişiminin ortaya çıkarttığı
en önemli ders budur!..
ETİKETLER : Yazdır