" Filyos Vadisi"nden Sempozyuma..
31 Mayis 2011 03:50:12
Sayın Valimiz Erdal ATA’nın açıklamasıyla Filyos Vadisi projesi bir kez daha anımsandı. Yazım için “bir yanlış anlama sonucu konuşmam yanlış aksettirildi. Ben soru üzerine açıkladım. Maksadımı aşmadığımı sanıyorum. Siz de habere göre yorum yaptığınız için çok haklısınız.” türü bir açıklamada bulunan valimize teşekkür ediyorum.
Zonguldak’ta 16-17 mayıs günlerinde bir sempozyum gerçek-leştirildi. İlk kez düzenlenen bu sempozyuma ilgisizlik üzüntü yaratmış. Günler öncesinden sunulacak bildirilerin yer aldığı bir kitapçık basılması; “nasıl olsa okuruz, öğreniriz” diye miydi bu ilgisizlik, iyi düşünmek gerekiyor. Ruşen Keleş gibi konusunda birkaç otoriteden birini dinlemek daha önemliydi. Ama bizde âdet değerliyi değil, önemlileri dinlemek asıldır; ne diyebiliriz? Pek çok değerliyi önemsiz kılan anlayışı getirenlere selam olsun demekle yetiniyorum.
Geleim sempozyuma. Değerli dostum Ahmet Öztürk, köşesinde yazmıştı: “ Buyrun Sempozyuma” diyerek. Kaç kişi geldi, kimlerdi, diğerleri neredeydi gibi boş ve abes bir soru sormanın bir anlamı yok. Anlamlı olan bu sempozyumun düzenlenmesi ve kente sahip çıkılmak istenmesiydi. Bilinen deyimle gerisi teferruattır…
Ulaşabildiğim kadarıyla en önemli etkinlik pansldi.Paneli Prof. Ruşen Keleş yönetiyordu:”Sanayileşme Sürecinde Zonguldak kenti ve Açmazları” idi başlık. Panel sonrasında, Karaelmas Gazeteciler Derneği Başkanı Atilla Öksüz’ün yaptığı açıklamaya bakın: “ Zonguldak’ta kafasına esen sempozyum düzenliyor”. Kendisi değil ama derneğin görüşünü yansıtması bakımından önemli bu söz.İşte Zonguldak, bugün yaşanılmaz kent olmuşsa, nedeni kenti böyle kafaların yönetmesinden dolayıdır, diyelim ve polemiğine de girmeyelim. Hiçbir şey yapmayanların, abuk sabuk kalem oynatanların böylesi değerlendirmelerinin bir kıymeti harbiyesi olmadığını da anımsatmakla yetinelim bugünlük…
MHP Zonguldak 2. Sıra adayı sayın “Bu ödeneklerle Filyos projesinin başlamsı en az 20 yılı bulur” demesi yabana atılma-malıdır. Keza, Hasan Ataman’ın:” Filyos projesinde eksik olan siyasi iradedir” saptaması bu konuda çok çok önemsenmelidir. Ben de, bir kez daha Demirel’i haklı çıkaran sözünü anımsatayım: “ Zonguldak var, Zonguldaklı yok !”
Eğer birinin gönlünde Zonguldak sevdası yoksa, yüreği Zonguldak için atmıyorsa asıl sorun da buradadır. Hani, “gölge etme başka ihsan istemem” diyen diyojene kafa tutanlar ağır bastıkça, Zonguldak böyle bitirilmiştir demekten alamıyorum kendimi. Yazık !
1982-1996 sürecinde yerel gazetelerde yazdığım yazılarda Devrek’in bugününü nasıl anlatmışsam, dediklerimin aynısı oldu demekten gurur değil, utanç duyarım ancak: Keşke yanlış çıksaydı o görüşlerim. Eğer Zonguldak gibi Devrek de, emekli kenti ve tüketim ekonomisine dönüşmüşse; okuduklarını tercüme eden, elini taşın altına sokmayan, varlıklara kavuşan okumuşlardır sorumlusu…
Yeni Ufuk, Halkın Sesi, Çaycuma Demokrat gazeteleri dışında Zonguldak’la ilgili ne yazılıp çiziliyor yerel basınımızda? Koskocaman bir hiç. Taraf olmak, bertaraf olmayı göze alamayan, goygoycu ve taraftar kafalı yayıncılık yapanların eyyamcılıktan başka ne amacı olabilir ki !...
Yazı serisine devam edeceğiz elbet; durmak yok !
ETİKETLER : Yazdır