Seçim Etkinlikleri Başlarken
31 Mayis 2011 03:19:39
Propaganda, kusursuz yalan söyleme sanatıdır. Yalanı kusursuz kılan’sa, gerçek katkısıdır. Soyut bir gerçeğin yalan sarmalıyla kitlelere sunulması, propagandada esastır. Kusursuz yalanların demagojiyle taçlandırılması, etkinliği de kusursuz kılar. Kabul etmek gerekir ki AKP bu konuda usta! Başbakan, kitlelerinin gözünün içine bakarak ne diyor? “CHP dokunulmazlıklara karşıydı güya.. Ama şimdi, kimilerine dokunulmazlık zırhı giydirmeye çalışıyor…” Başbakanının kastettiği “kimileri”, Haberal,Balbay, vb’dir. Oysa, hukukçular diyor ki; Haberal ve diğer tutuklu adayların milletvekili seçilmesi, onlara dokunulmazlık sağlamaz, hatta serbest bırakılmalarını da sağlamaz. Buna ancak mahkeme karar verir ve dava sürer. Sanıklar sonunda mahkum olursa, milletvekillikleri düşer. Başbakan bunu bilmez mi? Biliyor elbette. Ama, çarpıtıyor; terörü gönüllerinde mahkum eden kitlelerin duygusallığını köpürtüyor!.. Başka örnekler de verilebilir. Seçim propagandaları sürecinde bunların yüzlercesiyle karşılaşacağız… Bunlar, tabi ki, işin detayı… Esas olan, özellikle anamuhalefet partisi CHP’nin doğru bir seçim stratejisi saptaması; propaganda olanaklarını, “hedef” seçtiği kitlelere en etkin biçimde yönlendirmesidir. Gazeteler, “Aile Sigortası”nın, CHP’nin başlıca seçim taktiği olacağını yazıyor. Demek ki CHP’nin netleşmiş bir seçim stratejisi var ve, taktik sorunlar bile çözülmüş durumda..Bu iyi işte. Sanıyorum, CHP’nin elindeki güçleri AKP’ye karşı nasıl mevzilediğini Kılıçdaroğlu’nun ilk seçim mitinginde öğreneceğiz. Tabii, saptanan stratejinin taktikleri, her seçim bölgesinde farklılaşacaktır. Onları da artık o seçim bölgesinin propaganda sorumluları halledecek… Bakalım… Yenilgi dönemleri, insanların kişiliklerini de test eder. Yenilgi dönemlerinde kuyruğu dik tutanlar da olur, bobileşenler, mızıldananlar, topu başkalarına atmaya çalışanlar da… Genel merkezlerinin listedışı bıraktığı aday adaylarının çoğu, yenilgiyi adam gibi sineye çektiler; partilerinin saflarında mücadeleye devam edeceklerini açıkladılar.. Kuyruğu dik tuttular.. Kimisi konuşmadı. Örneğin bizim Sina’nın aradığı kadim dostum Kemal Anadol, Ereğli halkına ve bana selam ve sevgilerini gönderdi, ama konuşmak istemediğini söyledi… Tepki veren çok azdı. Bunların kimisi, aday gösterilen partidaşlarını provoke etmeye yönelik çirkin bir tavır içine girdi… Kişilik kumaşları bir yana, bunlardan siyasetçi filan olmaz! Bunlar, siyasetin tortularıdır. Usta eller tarafından mutlaka sıyrılmaları gerekir!.. Yok, bunu yapacak pozisyonda olanlar görevlerini yapmazlarsa, yarın onların da okkanın altına gitmesi hiç de şaşırtıcı olmayacaktır!.. Ne demiş eskilerimiz Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür (insan belleğinin unutmak gibi bir özrü vardır), ama arşiv unutmaz!..
ETİKETLER : Yazdır