
ÇAYIRHAN’IN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ..
11 Nisan 2025 00:16:35
Çayırhan maden/kömür ocağında göçük oldu, 2’si ağır 14 işçi yaralandı.. Kazanın nedeni “ayak arkasındaki bağ kırılması” şeklinde açıklandı.
Maden ocaklarında kaza/kazalar olur. Bu kömür madenciliğinin doğasında var. sonuçta dağların içini oyuyorsunuz, yerkabuğunun yüzlerce metre altına iniyorsunuz, oradaki kömür damarlarını kazıp yukarı çıkartıyorsunuz. Yani doğanın yapısını değiştiriyorsunuz...
Doğa, bu eyleme/eylemlere değişik şekillerde yanıt verir. Tavan göçmesi, su baskını, metan gazı patlamaları bunların başlıcalarıdır. Madencilik literatüründe bunlar “kaza” olarak anılır. Orası öyledir, ama kazaları tetikleyen nedenler araştırıldığında, kimi kazaların kazadan çok birer işcinayeti olduğu görülür.
Çayırhan ocağındaki kazanın madenin özelleştirilmesinden bir ay sonra meydana gelmesi dikkatimi çekti. Bu belki tesadüftür, bilemiyorum.
Göçükler genellikle bağ kırılması şeklinde meydana gelir. Kömür kazılan en uç noktalara “ayak” veya “baca” denilir. Ayak ilerledikçe, tavan göçmesin diye genelde direk bağ ile tavan güçlendirilir. Bağların sık sık kontrol edilmesi, esnemişse değiştirilmesi gerekir. Yanlış vurulan bir bağ da çökmeye neden olabilir.
Ocakları da en çok görülen kaza türü göçüklerdir.
Grizu da denilen metan gazı patlaması ise genellikle ihmalden olur. Metan gazı kömürün içinde vardır, kömür kazılırken açığa çıkar, havadan hafif olduğu için tavanda toplanır. Ocakta havalandırma iyi değilse, ayrıca gaz kontrolü yapılmıyorsa, tavanda biriken gaz, kazmanın bir taşa rastlaması sonucu çıkacak kıvılcımdan bile patlayabilir...
Bu anlattıklarımın çoğunu babam Ahmet Naim’den (Çıladır) bizzat dinlemişimdir. Onun “Bir Yudum Soluk” ismindeki ünlü maden raporlarında da ocak kazaları uzun uzun anlatılır.
Şimdi canalıcı konuya geliyorum:
Göçük ve grizu /metan kazalarının nedenleri arasında üretim-zorlaması olayı çok önemli bir yer tutar.
Üretim zorlaması özellikle sektöre ait ocaklarda fazla görülür. Üretim zorlaması, adı üzerinde, işçilerin daha fazla üretime zorlanması olayıdır. Bu, iki şekilde yapılır:
Ya, normal mesai uzatılır. Ya da bireysel üretim ölçüsü yukarı çekilir. Yani tek bir kazı işçisinden, verebileceğini iki-üç katı kömür vermesi istenir. “kesene” de denilen bu yöntem işçileri olağanüstü bir çalışma temposuna sokar. Bu da güvenlik önlemlerinin bilerek ıskalanması şeklinde sonuçlanır. İşçi, riskli damarlardan kömür kazmaya başlar, bağ vurmayı ihmal eder, yanlışlıkla direk bağları yıkan işçiler bile olabilir..
Bu tür kazalarda doğrudan üretim işçileri suçlanır genelde. Üretim zorlaması olayı pek dikkate alınmaz.
Oysa bu gibi “kaza”ların gerçek nedeni işçinin aşırı üretime zorlanmasıdır.
Kapitalistin kar hırsı, “işçinayeti” şeklinde karşımıza çıkar genelde, ama genellikle bu gerçek atlanır.
Zonguldak Kömür Havzasının Tarihi’ni yazarken istatistiklere de dayanarak üretim zorlaması olayı üzerinde uzun uzun durmuştum.
Çayırhan’da böyle bir şey sözkonusu mu, bilmiyorum. Böyle bir iddiada da bulunmuyorum. Hoş zaten kazanın oluş biçimi bunu eliyor gibi. Ama bu, o ocakla da üretim zorlaması olmadığı anlamına gelmez. İşçiler ile yüzyüze yapılacak görüşmeler konuyu açıklığa kavuşturabilir.
Geçenlerde Zonguldak’taki bir özel ocakta çalışan bir işçi, gazetecilere, kendisinden üç işçinin işini (üretimini) yapmasını istediklerinden yakınıyordu...
Budur üretim zorlaması ve özellikle özel ocaklarda çalışan işçilerin can güvenliklerinin en büyük tehdididir.
ETİKETLER : Yazdır