SEVGİ BİREYSEL BİR DUYGUDUR !
28 Ekim 2024 00:08:02
Bahçeli, Öcalan çıkışının gördüğü tepkiyi yeni açıklamalarla yumuşatmaya çalışıyor.
“Türk’ün ve Kürt’ün birbirini sevmesi de farzdır” sözleri son örnek. Ama yine abartıyor. Farz, tanrı buyruğudur. Öyle bir buyruk yok. Her semavi din gibi islam da kavgayı/savaşı değil öncelikle barışı savunur. O kadar !
Hoş zaten sevgi bireysel bir duygudur. Farklı ülkelerin halkları birbirine sempati duyabilir, ama sempati ve sevgi farklı kavramlardır. Toplumsal sevgi diye bir şey yoktur. Toplumsal eşitlik vardır. Bir ülkede yaşayan halkların yasalar karşısında eşit bireyler olması ayrımcılığın hukuki zemindeki reddidir. Önemli olan da budur.
Bu Türkiye’de bu var. Türk-Kürt ayrımcılığını (ve diğer ayrımcılıkları) bizde eskiden fanatik milliyetcililer yapardı: Kürtlerin gerçekte Türk olduğunu ileri sürenlerdi, ki bu yanlıştı.
Radikal bir milliyetçi olan Bahçeli’nin Türkiye Kürtlerinin varlığını net şekilde kabullenmesi ve iki halkı “kardeş” ilân etmesi bu açıdan bir ilerlemedir.
Ama bu, o tuhaf önermesini haklı gösterecek argüman da olamaz.
Kürtler, binlerce yıldır Batı İran, Irak ve Anadolu topraklarında yaşayan bir halk. Çoğu Sünni Müslüman. 1000 yılı aşkın bir süredir anadoluda, özellikle anadolunun Doğu ve Güneydoğu kesiminde Türkler’e iç-içe yaşıyorlar. Doğu ve Güneydoğu’nun demografik yapısı içinde Kürtlerin yoğun olması nedeniyle Osmanlı’dan bu yana bölgeye “Kürdistan” deniliyordu. Hatta Kurtuluş Savaşı sırasında kurulan ilk meclise Kürdistan ve Lazistan mebusları da katılmıştı.
Kürtler 1. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin de desteğiyle bu bölgede bağımsız bir Kürt devleti kurmak istediler.
Ancak, Kurtuluş savaşının zafere ulaşmasını ve izleyen süreçte Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile bağımsız bir Kürt devleti girişimi akim kaldı.
Ama Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan Kürtler bu hayallerinden hiçbir zaman vazgeçmedi…Cumhuriyet hükümetlerinin Kürt kimliğini tanınmasına, hukuki eşitlik sağlanmasına ve Kürtlerin çeşitli kültürel taleplerini yerine getirmesine rağmen bunlardan tatmin olmadılar. Legal partileride etnik taleplerini gündemde tutmayı çalıştılar. ABD’nin de desteği ile kimler kurulan PKK’nın terör eylemleriyle etnik taleplerini zorla elde etme yokunu tuttular. Bu süreçte İngilizlerin 1919’lardaki yerini ABD aldı. Hâlâ o süreç içindeyiz.
“Kürt sorunu” denilen şey, Kürtlerin etnik talepleridir. Bunların neler olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Taleplerin ekseninde federatif talepler var mı, bu da belli değil..
Ama görülüyor ki bu sorun çözülmeden, zaman zaman kan akmasına da yolaçan gerginlik bitmeyecek. Türkiye bu etnik sorunu çözmek zorundadır.
Ama nasıl ?
“Kürt Sorunu”, Türkiye’nin sorunudur. Bu nedenle Türkiye Büyük Millet meclisinde çözülür/çözülmelidir. Meclis gerekli görürse referandum yoluyla halka da gililebilir. PKK, ABD’nin kontrol ettiği bir ayrılıkçı terör örgütüdür. Amacı Türkiye’yi bölmektir. Aslında Türkiye’yi bölme projesi BOP bağlamında bir ABD projesidir. PKK projenin silahlı aparatıdır.
“Kürt Sorunu”nun çözümü için 40 bin insanımızın ölümüne yolaçan PKK ile masaya oturmak çılgınlık olur. Devletler devletler ile masaya oturur. Bıktırıcı hale gelse de tekrar edeceğim: PKK sorununu çözmek için ABD ve Suriye ile masaya oturmak gerekir. Çünkü, ABD Kuzey Suriye’de PKK/PYD’ye tam sınırımızda geniş bir yerleşim alanı sağladı. Terör geçişleri oradan oluyor. Esad yönetimi de bu konuda Türkiye’nin muhatabı konumunda. ABD ise PKK’nın patronu olarak muhatabımızdır.
Yani PKK sorunu bir iç-sorun değil artık. Ama, “Kürt Sorunu” bir iç sorundur, onu da TBMM çözer.
Bahçeli bu çizgiye gelmeden Öcalan çıkışının tepkilerini dindiremez.
ETİKETLER : Yazdır
Çok gúzel bir analiz. Keşke ile bir varílmaz ama, keşke büyük asker, búyük komutan ve stratejist ile karizmatik lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte bir takım reformlarla bu sorunu çõzseydi de, bu zamana devir etmeseydi. Bu lanetli õrgút üljeye de, Túrke de Kürde de maddi manevi büyük zararlar verdi. Sayın Çıladır; sanırım dizinde yazar kurulunda olduğunuz 12 ciltlik " Atatürk'ún Bütún Eserleri" serisinde çözúm yolunu gõstermişti Atatürk. Eğer yanlış hatırlamıyorsam. Bu konuda görúşúnúzü merak ediyorum. Yazı konusu ederseniz, aydınlanmış oluruz. Selam ve saygılar.
- s.
- 1