![LİDERLER İYİ KORUNUYOR MU ?](image/editor/10_sina-ciladir-son.jpg)
LİDERLER İYİ KORUNUYOR MU ?
01 Ekim 2024 00:12:42
HAMAS lideri Haniye ile Hizbullah lideri Nasrallah ve örgütün üstdüzey komuta kademesinin kısa bir aralıkla öldürülmeleri neyi gösteriyor?
Ölümleri halinde oyunun seyrini değiştirecek önemdeki siyaset aktörleri için korumalı bir yer yok yeryüzünde.
Özellikle karar odağı İsrail gibi profesyonel seri katiller ise…
Gazetede okudum:
Nasrallah ile Hizbullah’ın üstdüzey komutanlarını öldürmek için birer tonluk 80 bomba kullanılmış. İsrail suikastlerde yapay zekadan da yararlanıyormuş…
İsrail parmak kadar bir ülke, ama ABD onu çağdaş istihbarat ve saldırı aparatlarıyla öylesine donattı ki, onun kadrajına giren hiçkimsenin sürgit hayatta kalması olası değil. Sanıyorum hedeflerinde İran’ın dini lideri Hamaney var. Dini lider Nasrullah suikastinden hemen sonra çok güvenlikli bilinmeyen bir yere nakledilmiş.
Bu, madalyonun bir yüzü; bir de öteki yüzü var:
Son suikastler başka neyi gösterdi ?
Arap/islam kaderciliğinin liderlerin korunmasında negatif bir etken olarak ortaya çıktığını. Oysa kuranda kader terimi/kavramı yoktur, bir hadiste vardır.
HAMAS lideri, İran gezisi sırasında en güvenli yer sanılan Devrim muhazıflarına ait bir binada öldürüldü. İran istihbaratı ve güvenliği açısından skandal’dı.
Nasrallah ile Hizbullah’ın üsdüzey komutanlarının bir binada topluca bulunmaları da ! İsrail istihbaratı bunu saptadı ve savaş makinası harekete geçti !..
Şimdi sıradışı bir soru açacağım:
Dünya, özellikle ortadoğu siyasetinin önemli aktörlerinden birisi olan Türkiye cumhurbaşkanı Erdoğan yeterli koruma perdesine sahip mi ?
Gözlerinmin önüne yüzlerce araçla dolaşan “koruma” konvoyları geliyor. Bu inanılmaz gösteriş Erdoğan’ın korumasını ne ölçüde sağlıyor acaba ? Bir terslik olsa o yüzlerce araç ortalığı birbirine katmaktan öte ne işe yarar ?
Siyaset aktörlerine yönelik suikastlere, “biri gider öteki gelir” sığ mantığı ile yaklaşanlar var. Şu kadarı doğru: Hiçbir liderin yeri boş kalmaz. Ancak lideri suikaste uğrayan bir para-militer örgüt olsun devlet olsun dünya ölçeğinde büyük prestij kaybeder; liderini korumaktan aciz durumuna düşer.
Kaldı ki Hizbullah’ın aynı zamanda kurucusu olan Nasrallah gibi liderlerin sahneden çekilmesi kimi zaman örgütleri için yıkıcı sonuçlara da yolaçabilir.
Hizbullah’ın arkasında İran var. İran Hizbullah’ın ayakta kalması için elinden geleni yapacaktır. Ama bakalım onun çabası Hizbullah’ı ayakta tutmaya yetecek mi ?
İran’ı yönetenler de biliyor ki ABD’nin hedefi molla yönetimini devirmek, orada kendisine yakın bir rejim/yönetim kurmak.
ABD’nin ortadoğu’yu yeniden biçimleme projesinin ilk hedef Irak’tı. Saddam, devirdi, ülkeyi böldü. Libya/Kaddafi gibi ABD karşıtı antiemperyalist liderleri alaşağı etti. Esad’ı devirmek ve ülkeyi bölmek için Suriye’ye girdi, oraya kısmen yerleşti. PKK’ya sınırımızda “garnizon devlet” kurdurdu. Sırada İran var. Etnik ayrımcılığı ve mezhep farklılıklarını kıskanarak mollaları devirmek istiyor. israil’i vurucu güç olarak kullanıyor. ABD’nin nihai hedefi Türkiye’dir. PKK’ya bunun için sarılıyor.
Buradan bakıldığında İsrail’in Filistin ve Lübnan’daki vahşetini kınamak, ona karış çıkmak elbette birşeydir; ama, perde arkasındaki Sam Amca’nın çirkin yüzünü görmezden gelirseniz çok şey değildir yine de.
İsrail’in Haniye ve Nasrallah suikastlarının arkasında ABD vardır. Netenyahu ABD derin devletinin haberi ve oluru olmadan ağlama duvarına bile gidemez !..
ETİKETLER : Yazdır