“ROL-MODEL” 1921 ANAYASASI İMİŞ !
04 Mart 2024 00:02:56
AKP 31 Mart seçiminde başarılı bir sonuç alırsa, onun verdiği özgüven ve çoşku ile anayasayı değiştirmek için kolları sıvayacak.
AKP’nin/Erdoğan’ın anayasayı niçin değiştirmek istediği sır değil: 1924 anayasasından bu yana devletin ideolojik kimliğini belirleyen lâiklik ilkesi tasfiye edilecek, yerine islam konulacak. Bu arada âile kavramının içeriği değiştirilecek, islam hukukuna uygun hale getirilecek. Mevcut anayasanın kadına tanıdığı hak ve özgürlükler ortadan kaldırılacak…
Yakın zamana kadar anayasa değişikliği isteminin üzerine bastığı ayaklar bunlar olarak biliniyordu. AKP’li Ensarioğlu, metaforik bir göndermeyle, üçüncü ayaktan da sözetti geçenlerde:
Ensarioğlu, anayasa değişikliğinde 1921 tarihli ilk anayasayı “rol-modeli” olarak alacaklarını söylüyor…
1921 anayasası kurtuluş savaşının yeni başladığı, sonucunun ne olup olmayacağının bilinmediği, zafere erişilse bile nasıl bir devlet modelinin benimseneceğinin netleşmediği koşullarda; sırf kurtuluş savaşına önderlik yapacak güçleri bir araya getirmek ve bir hukuki önderlik yaratmak için yapılan bir çatı anayasa idi. Kaçınılmaz olarak Osmanlının izlerini taşıyordu. Örneğin devletin dininin islam olduğunun altı çiziliyor, egemenlik konusunda millet kavramı öne çıkarıldığı halde Türk sözcüğü anayasada yer almıyordu. İdari bakımdan da Osmanlının eyalet sistemine açık bir belge niteliğindeydi.
Sadece 23 maddeye sahip olan 1921 anayasası kurtuluş savaşının zaferi ve cumhuriyetin kurulmasından sonra, devrimin milli-demokratik nitelikteki ideolojik-siyasi kimliğine; net şekilde ortaya koyan 1924 anayasası ile değiştirildi. Devlet yönetiminde lâiklik ilkesi benimsendi.
1921 anayasası niçin islamı öne çıkartıp devletin soy kimliğini boşlukta bırakıyordu peki ?
Bunu, kurtuluş savaşının önderlik yapısında aramak gerekir:
Cumhuriyet Devrimi, kurtuluş savaşını da kapsadığı için milli demokratik bir devrimdir. Ama, devrimin sosyal içeriği Batı’daki klasik demokratik devrimlerden farklıdır: Batı’daki demokratik devrimlerin önder gücü burjuvazi, temel gücü de emekçilerdi. Devrimin hedefi, soyluların iktidarı ile klise baskısının tasfiyesi ve yeni bir sosyal düzen/toplumsal sistem (kapitalizm) inşasıydı.
Bizde ise kapitalizm ve burjuvazi yoktu. Devrimin başını, sivil ve asker aydınlar (subaylar) ile eşraf çekiyordu. Gerek ordunun yoktan varedilmesinde ve gerekse kurtuluş savaşının zafere ulaşmasında, devrimin fizik gücünü oluşturan köylüleri harekete geçiren eşraf’tı. Çünkü onlar da Anadolunun işgaline kendi esenlikleri açısından karşıydılar. Buradan bakıldığında Türk kapitalizminin önünün açılmasında prekopitalist/kapitalizm öncesi sosyal güçlerin rol aldığı söylenebilir.
İlk anayasa Osmanlı esintiliydi.
AKP ve DEM (Kürtler) bu yüzden 1921 anayasasını idealize ediyorlar…
Bu, AKP+DEM olası ittifakının zeminini de oluşturuyor. AKP, milliyetçi bir parti değil, islamcı/ümmetçi bir parti. Osmanlının eyalet sistemi ona yabancı değil. Kürtlerin derdi ise lâiklik değil, özerklik !
Sanıyorum 1921 anayasasını öne çıkartan bir senaryoya ilkten DEM ve Hüda-Par evet diyecektir. Kürtleri de arkasına alan AKP, eğer Bahçeli problem çıkartmazsa, bir anayasa değişikliği için meclis çoğunluğuna yaklaşacak, en azından referandumun önünü açabilecek.
Bu açıdan bakıldığında 31 Mart seçimi daha bir önem kazanıyor. Muhalefet seçimi yitirirse tarihsel bir kırılmanın da eni-konu önü açılacak. Sıra, Atatürkçü laik güçlerin direncini kırmaya gelecek !..
**
Yazının sonuna geldim, ama/bilinse de-laiklik kavramının içeriği üzerinde durmadım. Boşluğu kapatayım:
Laiklik dinin devlet işlerine burnunu sokmaması demektir.
Bunun tersi de doğrudur: Devlet de, din işlerine burnunu sokmamalıdır.
Buradan bakıldığında, bir devlet kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığı gerçekte laikliğe aykırıdır.
ETİKETLER : Yazdır