HANGİ SEÇMEN İRADESİ ?
27 Ocak 2024 00:35:49
Seçimlerde kullanılan her oy, seçmen iradesinin somutlaşması biçimidir. Her oy, seçim arenasında işlev kazanır.
Seçim ittifakları, seçmen iradesinin bu somutlaşmış biçimini bir tür metaya dönüştürür, seçim marketinde satışa çıkartır. Bu şekilde kullandığı/kullanacağı oylar seçmenlere yabancılaştırılır; çoğu durumda seçmen iradesinin tercihini tersine bile çevirebilir.
Bir başka ifadeyle…
Seçmen taraftarı olduğu A partisine oy verir; ancak A partisi kimi durumlarda, hatta çoğu durumda seçmenin dünya görüşüne ters bir partiyle ittifak yaparak seçmenin oyunu kendisine yabancılaştırır.
Bu kadarla da kalmaz, her oy, takas yöntemiyle satışa çıkartılır.
**
Örneğin…
YRP, AKP’den Konya’yı istiyor. “Ver Mevlanı’nın kentini”diyor, “İstanbul ve Ankara’da oyum sana…”
Memleket Partisi CHP’ye, “Ver bana Yalova’yı” diyor, “oyum İstanbul’da sana…”
HDP, İstanbul’da İmamoğlu’na destek için birkaç ilçenin belediyesini istiyor.
Örnekler çoğaltılabilir…
Pazarlık açıkta da yapılıyor çoğu kez. Örneğin Cumhur İttifakının iki büyük ortağı masa başında anakent, il ve ilçe belediyelerini paylaştılar. Şu kadar anakent senin, şu kadar benim; şu kadar il ve ilçe senin, şu kadarı benim…
Seçmen iradesi daha seçim öncesi bu şekilde kendine yabancılaşıyor; takasta kullanılan bir mala dönüşüyor…
Bunun adına da “demokrasi” deniliyor !
İttifak/İşbirliği yapan partiler aynı tavanın balığı olsa, eh dersiniz. Pek öyle olmuyor. Kırk yıl aynı kazanda kaynatsanız eti-yağı birbirine karışmayacak kadar zıt partiler de ittifak yapabiliyor. Sağcı seçmenin oyu sol partiye; solcu partinin oyu sağ partiye gidiyor !
Mayıs seçiminde bunun en çarpıcı örnekleri yaşanmadı mı ? Millet İttifakının lideri “solcu” CHP, üç muhafazakar/islamcı ve şeriatçı partiye 35 milletvekilliği hediye etmedi mi ? Bu şekilde solcu seçmenin oyu muhafazakar milletvekili çıkartmadı mı ?!..
Kapitalizm her şeyi metalaştırır, alır satar. Emekliyi emeğine yabancılaştırır…
Siyaset üretiminde olsun onun pazarlanmasında olsun tıpkı kapitalizmde olduğu gibi ilkeler ve ahlaki kaygılar yoktur. Bırakın rakipleri, ortakları da her koşulda yeri geldi mi birbirine kazıklar.
**
Seçim süreçlerinde daha başka şeyler de olur:
İttifaklar açıktan değil, perdeli olarak da yapılabilir.
Bunun son örneğini DEM’in eski eşbaşkanlarından Demirtaş’ın, partisine bile sormadan eşini İstanbul’dan aday göstermesinde yaşıyoruz.
Bu şekilde DEM’in CHP adayını desteklemesi önlenecek, oylar bölünecek, aradan AKP çıkacak…
Neyin karşılığı yapılıyor bu “son dakika” atraksiyonu ? Demirtaş uzun süredir cezaevinde, iktidarla zıtlaşması halinde dışarı çıkamayacağını biliyor. Anlayın işte !..
Demokrasilerde halk iradesi diye bir şey var elbette, o da sandıkta sonuçlanıyor. Ama, çoğu kez tepetaklak edilmiş şekilde…
Buna bir de propaganda kavramını bile rencide edecek inanılmaz rezillikleri ekleyin; sandıktan sonuçta rafine haliyle seçmen iradesi çıkmıyor; mutasyona uğramış bir seçmen iradesi (!) çıkıyor.
O süreçteyiz.
Sandık, hokkabaz şapkasına dönüşüyor bu yüzden; İçine giren bir başka şey olarak çıkar genelde…
Mart seçiminde de öyle olacak. O tuhaf ittifaklarla seçmen iradesi kendisine yabancılaşacak sağ-sol; kavramlarının döngüsü sandıktan ucûbe sonuçlar çıkartacak. Yani halk iradesi (!) “tecelli” edecek.
Kapitalizm çaresi olan bir hastalıktır.
ETİKETLER : Yazdır