PAZAR SOHBETİ
14 Agustos 2022 22:17:03
Başkalarını bilemem ama, şu sıralar benim kafamdaki parasal değer kriterleri piyasa gerçekleri ile fena halde çelişir durumda.
Bunu zaman zaman şurada burada gittiğim lokanta, kahve, AVM’lerde somut olarak yaşıyorum.
Mesleğim gereği piyasa gerçeklerinden tabii haberim var, ama bu gerçeklerle yüzyüze gelmek yine de her seferinde şaşırtıyor beni.
Daha önce de yazmıştım:
Geçen hafta Akçakoca’daki bir balık lokantasında yemek yedik. Gazetecilik dürtüsüyle okurlarıma bilgi vereceğim:
Bir porsiyon barbunun fiyatı 180 liraydı. Ben bir çingene palamudu yedim, 160 lira. En ucuz balık uskumruydu, 60 lira, Hamsi, istavrit, mezgit gibi “halk işi” balıkların porsiyonu 120-140 lira arasında değişiyordu…Fatura ne kadar tuttu bilmiyorum ama Zehra’nın (ki evin ve gazetenin hazine bakanıdır) yüzünde gülücükler açması (kızdığı zaman güler) pek de yenilir yutulur bir fatura gelmediğini gösteriyordu.
Diyeceksiniz ki bunlar turfanda olta balığı, tabii pahalı olacak.
Sorun da burada işte: Pahalı/pahalılık kavramları da içerik değiştirdi. Yukarıda verdiğim fiyatlar balık sezonunun açılışıyla biraz aşağı çekilecek belki, ama bir önceki yıla göre yine de iki katı fiyat etiketiyle karşımıza çıkacaklar.
Öyle olması da doğal. Çünkü enflasyon geçen yılın iki katı !
Geçenlerde markalı ürün satan bir AVM’ye gittik. Gömlekler 500, bildiğiniz yazlık keten pantolanlar 600 liraydı. Bir çorap almaya kalktım, 70 lira dedi tezgahtar. “bambu” imiş…
Çay bahçelerinde çayın bardağı 7-10 liraya, kahvelerde 7 liraya satılıyor ! Belediyenin işlettiği çay bahçesinde çay 3 lira, ama bir fincan kahve 12 lira ! Birbirini götürüyor…
Çok uzun zamandır dün Zehra ile Cumartesi Pazarı’na gittim. Fiyatlar yine şaşırttı beni. Ceviz kadar sarımsağın kilosu 60 liraya satılıyordu. 10 liraya filan bir şey almak pek olası değildi…
Nebati zaman zaman şişirilmiş fiyatlardan, stokçuluktan filan sözediyor. Bunlar doğru. Ama bunlar, enflasyonun nedeni değil, sonucudur. Enflasyon kabül edilebilir bir çizgiye çekilmeden stokçuluk da olacaktır, buna bağlı olarak yapay fiyat yükselmeleri de…
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s kredi notumuzu düşürdü. Nedenini de MB’nin döviz rezervlerindeki azalma ile dış ticaret açığına bağladı.
Nebati ihracatın arttığını söylüyor durmadan. Halklı, artıyor gerçi, ama ithalat ihracattan daha fazla arttığı gibi makas açılıyor.
Acaba diyorum kendime, bu Moody’s “FETÖ’cü (!) filan olmasın !
**
Bu pencereden bakınca, sabit gelirlilerin maaşlarının bir önceki yıla göre nerdeyse yüzde 60-80 oranında artması da çok şey ifade etmiyor. Garibanın cebindeki banktnot miktarı büyüyor, ama satınalma gücü tam tersi küçülüyor.
Buna yaşam pahalılığı deniliyor. Enflasyon ile yaşam pahalılığı aynı şey değildir. Emekçinin geliri enflasyonun altında artıyorsa yaşam pahalıdır, aksi halde “ucuz”.
**
Arkadaşlar enflasyonu düşüremiyor. Sanırım bu yüzden son zamanlarda piyasaya müdahale etme kararı aldılar. Erdoğan talimat verdi, Tarım Kredi Kooperatifinin marketlerinde 40 ürün yakında ucuz satılmaya başlanacak.
Öteki marketler ile, çarşı-Pazar ne olacak peki ?
Ayrıca Tarım Kredi’nin marketlerindeki ucuzluğun maliyeti nereden karşılanacak ?
Arkadaşlar, bir kooperatifin marketinde ucuz ürün satarak tüm Türkiye piyasasını hizaya getirecekleri ni sanıyorlar acaba ?
Güldürmeyin insanı ! Öyle şey olmaz ! Zaten emirle sağlanan ucuzluk, çok geçmez, beyaz bayrağı çeker; fiyatlar biraz daha artarak başa sarar.
**
İktidar, arkadaşları bıraktı; ama onlar iktidarı bırakmak istemiyorlar. Bu çelişki ilk seçimde bir iktidar değişikliğine yol açar mı peki ? Teorikman öyle olması gerekir.
Bakalım…
ETİKETLER : Yazdır