RADİKAL ÇÖZÜM
04 Haziran 2022 22:42:04
Memur ve memur emeklileri ile işçi-bağkur emeklilerine altı ayda bir enflasyon üzerinden zam yapılması kurt masalıdır !
Ha kendi kafasına göre yapmış zammı, ha enflasyon üzerinden !
Enflasyonu ben mi saptıyorum !
TÜİK, enflasyon rakamlarını açıklarken, sepetin içine neleri ve hangi fiyat üzerinden attığını açıklamadı bu kez. Oysa teamüldür. Boşveriyorlar…
Emekçi literatüründe “hak verilmez alınır” diye bir slogan vardır.
Memur ve emeklilerin hak araması yasak. Onlar hakkını almıyor, veriyorlar ! Gönüllerinden ne koparsa…
Sorunun çözümü ne peki ?
Toplu sözleşme !
Bakıyorum, bu konuda bunların da, muhalefetin de o taraklarda bezi yok. Muhalefet, her kurumun başına liyâkatli bürokratlar atayacaklarını filân söylüyorlar, o kadar.
Emekli ve memur sendikaları da toplu sözleşme istemlerini sanıyorum olası yeni bir iktidara saklıyorlar.
Bence yanlış. Doğruları dile getirmenin zamanı ve zemini yoktur.
Memur maaşları ile emeklilerin altı ayda bir güncellenen zamları olası yeni iktidar döneminde de enflasyona bağlı kalacaksa ve enflasyon da TÜİK tarafından belirlenecekse, çok fazla bir şey değişmiş olmaz. Enflasyon rakamlarını uzmanlardan oluşan bağımsız bir kurul saptamalıdır. ENAG meselâ…
Tam demokratik çözüm ise, dedim ya, toplu sözleşmedir.
AKP’LİLER DE LÂİKLİK İSTİYOR
Metropoll Araştırma Şirketi’nin son yaptığı bir ankete göre, AKP’lilerin yüzde 58’i lâik bir Türkiye istiyor(muş).
Haklılar. Çünkü din ekseni devletlerin modası geçeli çok oldu. Nerdeyse üçyüz küsur yıl… Gerçi, başta Ortadoğu olmak üzere Afrika’da filan böyle devletler var, ama bir tarihsel “kalıntı” olarak !
Bizim muhafazakâr akımın ana platformu Erbakan’ın Refah Partisiydi. RP, milli görüş tezinin de ana platformuydu. Erbakan, antiemperyalistti; ama içerde, toplumsal düzenin islamın sağlamasını istiyordu. Şeriat!
(Milli Görüş’ten gelen tüm partiler bugün de aynı çizgidedir.)
Ancak, tutmadı. Çünkü hem tarihsel ve toplumsal bakımdan modası geçmişti, hem de cumhuriyet devriminin yarattığı köklü demokratik birikim buna izin vermezdi, vermedi ve vermiyor da zaten…
AKP üyelerinin yüzde 58’nin bu gerçeği görmeleri Türkiye’nin çağdaşlaşma yolunda epeyce yol aldığını gösteriyor.
Laikliği, ateizm/dinsizlik filan diye sunan yobazlara kulak asan pek kalmadı artık. Çünkü AKP üyeleri de tarih nehrini tersine akıtmaya çalışmanın anlamsızlığını gördüler. Aynı zamanda, lâikliğin aslında din ve ibadet özgürlüğü olduğunu kavramaya başladılar.
Şuna da dikkati çekeceğim:
AKP’nin oylarının erimesinin nedeni sadece ekonomi kökenli değil. AKP tabanı din sömürüsünün de içyüzünü görmeye başladı.
NAZIM HİKMET’İN ÖLÜMSÜZLÜĞE ATTIĞI İLK ADIMIN 59. YILI
Nazım Hikmet çok büyük bir şairdi. V.Nurettin, Uluslararası üne sahip Fablo Neruda’nın; “Bu adama iyi bakın. Biz onun yanında şair bile sayılmayız” dediğini aktarır. Bu bir sanatçı zerafeti değildir, Neruda’nın içtenlikle konuştuğuna eminim…
Nazım Hikmet’i, ölümsüzlüğe yürüdüğü tarihin 59. Yılında da saygıyla selamlıyorum. Çok sevdiğim bir şiirini de buraya alarak…
Bugün Pazar
Bugün beni ilk defa
Güneşe çıkarttılar
Ve ben ömrümde ilk defa
Gökyüzüne bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldanmadan durdum
Sonra saygıyla toprağa oturdum
Dayadım sırtımı beyaz duvara
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne kavga
Ne hürriyet
Ne karım
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım.
ETİKETLER : Yazdır