NİÇİN GENÇLİK ?
19 Mayis 2022 13:08:42
Tarihsel ve toplumsal sistemler, matruşka bebekleri gibi birbirinin içinden çıkar:
Kabile toplumları belirli bir gelişme aşamında köleci toplumları yarattı; köleci toplumlar, feodal toplumları; feodal toplumlar da kapitalist toplumları. Sonra sosyalist toplumlar doğdu. Bunların tümü birer tarihsel katagoriydi. Kuram, gelecekte, milli devletlerin ve sınıfların ortadan kalktığı bir dünyayı öngörür.
Bu girişi şunun için yaptım:
Feodal/teokratik bir monarşi olan Osmanlı devleti, önceden kestirilemeyecek bir zaman diliminde, yahut gelişme aşamasında kendi içinden bir milli devlet ya da millet yaratacaktı. Bu, kaçınılmazdı.
Osmanlının 20. Yüzyılın başında çökmesi, işgal edilmesi ve yer yer paylaşılması bu süreci kısalttı. Kemalist devrimciler, henüz altyapısı olgunlaşmamış bir toplumsal yapıyı, kendi içinde bir milli kurtuluş savaşı da içeren süreç sonunda iradeci girişimlerle yenilediler; enkazından bir millet ya da milli devlet çıkarttılar.
Tarihsel bir olaydı.
Kemalist kadro, başta da Atatürk, tarihsel gelişim-değişim yasalarına tabii ki vakıftı. Osmanlının enkazından çıkarttıkları milli devleti belirli bir toplumsal sistem üzerine oturtmaları gerektiğini biliyorlardı. İlkten liberal yolu denediler, tutmadı, daha sonra devletçiliğin ağır bastı: sosyal-kapitalist bir yapıya yöneldiler. O dönem için özgün bir modeldi bu.
O da olmadı: Atatürk’ün erken ölümü, dış baskı, ikinci büyük savaş koşulları, 1946’daki çok partili rejim, dizginlerin karşıdevrimcilerin eline geçmesi sonucunu doğurdu. Hâlâ aynı süreç içindeyiz…
Bir taraf, milil devleti geliştirmek, demokratik yapıyı güçlendirmek istiyor; bir taraf, Osmanlı’yı yeniden kurmak…
Türkiye, şöyle böyle yetmiş küsur yıldır bu çekişme içinde…
Sonuçta kim kazanır peki?
Türihsel-toplumsal gelişme ve değişim yasaları ilkine şans tanımıyor; ama bu, tarih nehrinin dirsekler, “u” dönüşleri yapmayacağı anlamına da gelmiyor. AKP iktidarı bunun tipik bir örneğidir.
**
Bugün 19 Mayıs. 19 Mayıs, Milli Kurtuluş Savaşımızın ve genelde Cumhuriyet Devriminin ilk meşalesinin yıkıldığı gün kabül edilir.
Hamasi bir söylem değildir bu. Çünkü Atatürk Samsun’a Milli Kurtuluş savaşını örgütlemek için ayak basmıştı. Milli devrim kafasındaydı henüz; zaten hangi devrim ilkten kafalarda yaratılmamıştı ki !
Atatürk, gelecekte Cumhuriyete saldırıların olacağını, geriye dönüş özlemi içindekilerin çeşitli problemler yaratacaklarını biliyordu. Çünkü devrimin üzerine sağlamca basacağı altyapı oluşmamıştı henüz; devrimci üstyapı, iradeci girişimcilerle yeni yeni kuruluyordu ki, üstyapıyı altyapı belirler kuramına da aykırıydı bu.
Ne yaptı ?
Cumhuriyeti, cumhuriyet kültürüyle yetiştirilecek çocuklara ve gençlere emanet etti. Onlar adına bayramlar düzenledi. Onlara seslendi. Bursa nutkunda tehlikeyi işaret etti…
**
Şu an koşullar çok olumlu olmasa da ben sonuçta gençlere ve beyinleri genç kalmış devrimci yaşlılara güveniyorum. Zaten başka kime/kimlere güvenebiliriz ki !..
ETİKETLER : Yazdır