GELECEĞE BAKMAYALIM MI ?
01 Aralik 2021 14:48:03
Gazete okuru senden gündemi izlemeni, onu yazmanı ister/bekler.
Haklıdır. Sonuçta gazete, akademik bir platform değil. Hayatı günü gününe izleyen bir gözlemevi…Günü gözleyip, çok çok bir adım ötesine bir nazar atfedeceksin; mini mini analizler ve kestirimlerle günü gün edeceksin…
Günlük köşe yazarlığında entel takılmak fantezidir. Böyle “takılırsan”okurla bağın kopar, Hanyayı Konyaya iyi bilenlerle günlük irtibatın olur çok çok…
İkisini bir arada yürütmek, hem nalına hem malına vurmak da olasıdır. Ama, iki tür okur için de tat vermez bu tür hibrit yazılar…
Güncel siyaseti azıcık sündürüp Erdoğan sonrasına bakmaya çalışsam, öncelikle bizim Zehra yüzünü ekşitiyor:
“Önce bunlar gitmeli…”
İtiraz ediyorum:
Gelecek olanlar değil, Türkiye’nin geleceği önemli…Geleceği bugünden görmeye ve yol göstermeye çalışmazsak, işimizi tam yapmış olur muyuz ?!
Genelde bildiğimi okuyorum…
Erdoğan/AKP, 2023’ün yazına kadar iktidarda oturacak belki; ama 20 yıl içinde yarattığı iktisadi-siyasi ve kültürel karadelik onu çoktan içine çekmeye başladı içine…
Arkasında bir enkaz bırakacağı kesin.
Peki onun yerine gelecek olanlar enkazı kaldırabilecek mi, halka yakın bir yeni düzen kurabilecek mi ?
Tartışmayalım mı bunu ? Sormayalım mı onlara neyi, ne zaman ve nasıl yapacaklarını ?
İdeolojik bakımdan kimyaları uyuşmayan bir iktidarın gelmesi sözkonusu: Ilımlı muhafazakar, milliyetçi, etnik milliyetçi ve sol-demokrat bir iktidarın…
Bunlar yeni ve kalıcı bir düzen kurabilecekler mi ?
Liberal filan değil, günümüzün düzenlenmiş rekabetçi ekonomik organizasyon varlığını koruyacak mı, yoksa devletin temel sektörlerde müdahil olacağı bir yeni-devletçi modele mi yönelinecek ?
CHP lideri Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz aylarda zaman zaman kamulaştırmalardan sözediyordu. Ancak kamulaştırmaların ilk hedefleri ile çapı konusunda bilgi vermiyordu…
Bu konu yeniden gündeme gelecek mi ? Gelecek hükümetin programında devletçilik bariz şekilde yer alacak mı ?
Türkiye cumhuriyeti kurulurken, ilk 6-7 yıllık kısa dönem sözdışı, özellikle 1929 dünya ekonomik buhranını izleyen yıllarda katı bile denilebilecek devletçi bir politika izlenmişti.
O kadarını bekleyemeyiz de, hiç değilse, artık iyice suyu çıkan özelciliğin tüm sektörlerde yarattığı kirlilik ortadan kaldırılabilecek mi ?
Örneğin AKP’nin özelleştirdiği fabrikalar, madenler, vb, yeniden devlete döndürülecek mi ? Yap-işlet’ler bu arada ?
AKP’nin üstyapıdaki yanlışları elden geçirilip, demokratik ve hukuksal bir zemine oturtulabilecek mi ?
Başkanlık Sistemi’nin yeniden parlamentarizme dönmesiyle iş bitmiyor. Yeni bir yapı, yeni bir düzen kurmak gerekiyor…
Bu, yapılabilecek mi ?
Henüz ciddi ipuçları görmüş değiliz…
ETİKETLER : Yazdır
Türkiye'de artık Aziz Nesin'in tespit ettiği aptal halk yüzdesi yok,eğitim seviyesinin yükselmesiyle bu oran düştü,ümitsiz olmamak lazım,her şey düzelecek.
- s.
- 1