SAKİN OLALIM, BAŞKA TÜRKİYE YOK !
27 Mayis 2021 16:25:26
Toplumsal diyalektik, her kaotik (karmaşık) sürecin belirsiz bir süre içinde zıddına dönüşeceğini öğretir bize.
Güzelim ülkemiz kaotik bir süreç içinde. Sürecin başlangıcı en az on yıl öncesine uzanıyor. Peker’in videoları ile kendisini gösteren son olaylar, sürecin zirve yaptığının işareti.
Soru şu:
Durum daha da karmaşıklaşabilir mi ?
Öyle gözüküyor:
Çünkü deneylerimizle biliyoruz, kaotik sürecin zirve yaptığı koşullarda her şey olabilir.
Kafası çalışan kalem erbabları ile siyasetçilerin ısrarla erken seçim istemelerinin nedeni bu. Sürecin zıddına dönmesinin yoluna bu kapıdan giriliyor çünkü. Başka kapı yok !
Şu olup bitenlere bakın bir:
Bir mafya lideri, artık nedense, videolar yayınlayıp (siyasetçilerin yeraltı faaliyetlerini açıklamasa bile) kimilerinin yeraltı faaliyetlerinde bulunanlarla iç-bağlarının olduğu iddia ediyor.
Aslında bu şaşılacak bir şey değil. Dünyanın her yerinde mafya; kirli siyasetçiler, polisler, yargıçlarla ve işadamları ile “iş” tutar. Mafya da bu demektir zaten.
Mafya ile kabadayılık kurumunu birbirinden ayıran çizgi de budur.
Ülkemizin yeraltı dünyasının kabadayılıktan mafyaya “terfi” etmesi de, çok çok, son yarımyüzyılın olayıdır.
Peker’in yaptığı açıklamalar doğrudur veya değildir. Bunun net şekilde saptanması için, ifşaatların yargı ve siyaset (TBMM) katlarında incelenmesi, soruşturulması, gerekiyorsa mahkemeye intikal ettirilmesi gerekir. Sürecin sağlıklı işleyebilmesi için de suçlananların devletteki görevlerinden ayrılması ayrıca…
Öyle olmadı. İçişleri Bakanı Soylu, Peker ile polemiğe girdi, son çıktığı bir TV programında da kendi partisi dahil değişik çevrelere mesajlar verdi; beni harcarsanız söyleyeceğim şeyler olur demeye getirdi. Örneğin 17-24 Aralık sürecine girer gibi yaptı, rüşvetçi bir siyasetçiden sözetti, eski içişleri bakanlarına değindi, Mehmet Ağar’a “ayar çekti”…
Bu koşullarda Cumhur İttifakı’nın tepesindekilerin yapacağı iki şey vardı: Ya, içişleri bakanı görevinden alınıp iddiaların soruşturulmasının önü açılacaktı ya da bakana sahip çıkılacaktı.
İkincisi yapıldı.
Burada da bitmedi. Cumhurbaşkanı, anamuhalefet partisi ile İyi Parti Genel Başkanını ağır şekilde suçlayıp tehdit etti.
Oysa cumhurbaşkanından beklenen, en azından İyi Parti Genel Başkanına yapılan saldırıya karşı çıkmaktı. Çünkü cumhurbaşkanlığı makamı, “tarafsız”bir makam olarak, şiddeti önlemek, barışı sağlamak, tüm ulusu kucaklaştırmakla mükelleftir…
O da olmadı.
Herkes birbirine soruyor:
Şimdi ne olacak ?
Yazının başında dedim ya, her şey olabilir ! Siyasal kumpaslardan kriminal olaylara kadar her şey !
Veya, ülkenin esenliği düşünülerek sandığa gidilir !
**
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandığa 2023’te gidileceğini açıkladı. Yani, normal zamanında…
Seçime iki yıl var. Altı ay sonra seçim sath_ı mâiline girilir. Bu demektir ki önümüzdeki iki yıl, olağanüstü olaylara sahne olabilir. Seçimde bundan kim kârlı kim zararlı çıkar, önceden belli olmaz.
Ama geçmişteki benzeri süreçler, antidemokratik yollara sapan iktidarların lehine sonuçlanmadığını bize öğretiyor.
Sakin olmalıyız. Provokasyonlara, her türlü ajitasyonlara kapılarımızı kapatmalıyız…
Başka Türkiye yok !.
ETİKETLER : Yazdır