BİR SORU BİR CEVAP
25 Subat 2021 12:24:04
Murat Soydan ismindeki okurumdan ilginç bir mesaj aldım. Şöyle yazıyor Soydan:
“Sayın Üstad, Atatürk’ün CHP’sinin, Cumhuriyet düşmanı HDP ve FETÖ artıklarına dolaylı olarak sahip çıkması, son 13 şehit olayında PKK’nın değil, devleti suçlu gösteren açıklamalarına anlam veremiyoruz. Bizi de aydınlatır mısınız, neler oluyor ?”
Değerli okurumun sorusunda iki önyargı var:
Birincisi, CHP’yi “Atatürk’ün CHP’si” olarak nitelemesi.
Oysa, günümüzün CHP’si Atatürk’in CHP’si değildir; olsa olsa Atatürk’ün kurduğu CHP’dir.
İkincisi, değerli okurum, CHP’yi; FETÖ, PKK ve HDP ile dirsek teması olan bir parti olarak niteleyerek önyargılı bir yaklaşım sergiliyor. CHP için nerdeyse “vatan haini” demediği kalıyor !..
**
İlkten, “Atatürk’ün CHP’si” nitelemesine açıklık getirmek istiyorum:
Atatürk’ün CHP’si Milli Kurtuluş Savaşının ve Cumhuriyet Devrimi’nin öncü siyasal örgütüydü. Devrimci bir partiydi. Uluslaşma sürecinin önderiydi…
Günümüzün CHP’sinin bu özellikleri taşıdığını söylemek yanlış olur. Gerçi CHP; adı ve temel ilkeleri (altıok) ile Atatürk’ün CHP’sinin mirasçısı konumunda. Ancak, politik-pratik CHP’nin Atatürk’ün CHP’si olmadığını her fırsatta bize öğretiyor.
Bugünkü CHP devrimci değil, evrimci bir düzen partisidir. Halen askıya alınmış durumdaki parlamenter sistemin aktörlerinden birisidir. İdeolojik bakımdan sosyaldemokrat, sınıfsal bakımdan bir küçükburjuva partisidir. Bu anlamda, emekçi partisidir. Ilımlı bir sol partidir.
**
CHP’nin FETÖ, PKK ve HDP artıkları ile bağlantısı olduğu iddisına gelince…
Ben bu konuda somut bilgilere sahip değilim, sahip olsam çoktan yazardım. Faraziyeler üzerine konuşmak da istemem.
HDP, PKK ve FETÖ’yü iç içe sokup CHP’nin bunlarla dirsek teması olduğu şeklindeki iddia, kanıtlanmaya muhtaç bir iddiadır. Ayrıca HDP ile PKK’nın aynı şey olduğunu söylemek de HDP’nin bünyesindeki nüansları, çelişkileri, farklı bakış açılarını gözmezden gelen,toptancı bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, HDP’ye oy veren 6 milyon seçmenin de PKK’cı terörist olduğu saçmalığına boyutlanabilir ki, olacak şey değildir !
Böyle toptancı yaklaşımlar bizi yanılgılara götürür…
Ama şu artık üstü örtülemeyecek bir gerçek:
Başa oynayan tüm partiler bu konuda günahsız değil. AKP’nin açılım sürecinde HDP ve PKK ile, 15 Temmuz öncesi de FETÖ ile sıcak temaslarının olduğu bilinmeyen bir şey değil.
CHP’nin de gelecek seçim kutuplaşmasını Millet İttifakı’nın lehine çevirmek için HDP’de toplanan
6 milyon kürt oyuna “oynadığı”, bunun için de HDP ile esnek ilişkiler içinde olduğu da bilinmeyen bir şey değil.
6 milyon oy, yüzde 10’nun üzerindeki bir oy oranı, başa oynayan hangi düzen partisinin başını döndürmez ?
AKP’nin son İstanbul seçiminde Kürt oylarının CHP adayına kaymaması için Öcalan’dan mektup getirtmesine ve kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkartmasına bu açıdan yaklaşılabilir. Buradan kalkarak AKP’yi PKK’cı saymak sayabilir miyiz ?.
CHP’nin de bu konuda ilkeli bir tavır takınmaması, soruna pragmatik açıdan yaklaşması eleştirilebilir elbette. Ama, o kadar !
Bütün bunlar sandığa kilitlenmiş düzen partilerine özgü pragmatik atraksiyonlardır.
Şu açık:
CHP, son analizde Kürt oylarına oynuyor. Bunun için HDP’ye soğuk değil. AKP, Bahçeli’nin katı tutumu yüzünden Kürt oylarına oynayamıyor; bu yüzden HDP’ye önyargılı yaklaşıyor.
**
Değerli okurumun Gara olaylarında devleti suçladığı iddiası da doğru değil. CHP devleti değil, iktidarı suçluyor. Operasyonu başarısız olmasının hesabını soruyor.
HDP’nin ileri gelenlerinin bile (Demirtaş ve Bultan) 13 şehit olayında PKK’yı suçlarken, CHP’nin PKK’yı suçlamadığını söylemek önyargıdır !
Türkiye’nin esenliği için önyargılarımızı atmak zorundayız. Olaylara ve gelişmelere yalnızca iktidarın veya muhalefetin penceresinden bakmak bizi yanılgıya götürür.
İktidarlar gelir geçer, ama Türkiye kalıcıdır.
ETİKETLER : Yazdır