![ABD’NİN GERÇEK YÜZÜ TRUMP’TU...](image/editor/10_sina-ciladir-son.jpg)
ABD’NİN GERÇEK YÜZÜ TRUMP’TU...
08 Ocak 2021 22:35:55
Sınıflı bir toplumda üretim araçlarının mülkiyeti hangi sınıfın elindeyse, siyasal iktidarı o kontrol eder.
Köleci toplum biçiminden bu yana böyle…
Uganda’da, Çin’de, Türkiye’de, Mozambik veya ABD’de, her yerde.
Yönetim biçimleri (parlamenter demokrasi, başkanlık, diktatörlük, vb.) değişebilir, ama bu temel kural değişmez. Ekonomi-siyaset ilişkisinin en yalın gerçeği budur.
İstisnalar yok mudur peki?
Bonapartist örnekler var gerçi, ama geçicidir. Parlamenter demokrasiler, üretim araçlarına sahip olmayanların da zaman zaman iktidara gelmelerine olanak sağlar. Ama, belirli bir süre için! Zamanla taşlar yerine oturur; halk kitlelerini temsilen iktidara gelenler sınıfsal bir eksen kaymasına uğrar ve sonuçta egemenlerle el ele verir; sistem onları içselleştirir böylece.
İktidara seçimle gelip üretim araçlarının mülkiyetini halkın emrine veren bir modeli tarih yazmıyor. Çünkü sistemin doğası ve kurumları buna engeldir.
Örneğin AKP böyle bir değişim geçirdi. İşbirlikçi büyük sermayeye değil, Anadolu’nun küçük ve orta ölçekli sanayici ve tüccarlarına sırtını dayayarak iktidara geldi; ama, zaman içinde değişti; kendisini iktidara getiren sosyal tabanından uzaklaştı. İslamcılığı ile tüketici-betoncu ekonomi politiği, büyük burjuvaziye yanaşmasını da engelledi. İki arada bir derede kaldı. Sırtını rahatça dayayacağı bir sosyal tabanı yok şu an. Feodalizm artığı dinci kadrolar ile çapı gitgide daralan mütedeyyin kitleler dışında… Oyları bunun için geriliyor…
Bu konumdaki bir siyasal iktidarın kalıcı olması mümkün değildir.
Uzattım. Aslında lafı ABD’deki Turump olayına getireceğim:
ABD’de iki partili bir rejim var. Buna, tahtarevalli demokrasisi deniliyor. İkisinin de sosyal dayanağı büyük brujuvazi. Cumhuriyetçiler büyük bruvajizinin muhafazakâr kanadını, Demokratlar da reformist kanadını temsil ediyor.
Ara sınıflar, emekçiler, renkli tenliler, çeşitli azınlıklar Demokrat’lara daha yakın.
Cumhuriyetçilerin tabanında ara sınıflar ile emekçilerin muhafazakâr kesimleri ile ırkçılar/faşistler, savaş yanlıları başı çekiyor.
İktidardaki eskidikçe, ötekiyle değiştiriliyor. ABD, hangisi iktidara gelirse gelsin, emperyalist/hegemonyacı/faşist uluslararası kimliğini koruyor.
İçerde “demokrat”, “özgürlükler ülkesi”, dışarda faşist/yayılmacı/savaş ağası!..
Sam Amca’nın bu iki yüzü, aslında, neoliberalizmin de iki yüzü! Yani sadece ABD’ye özgü değil. Öteki emperyalist ülkeleri de kapsıyor…
İçerdeki demokrasilerinin ise, nemenem bir demokrasi olduğunu da Kongre baskınında yaşadık! Gözlerimiz yaşardı!
Bence AKP’nin gerçek yüzünü Trump simgeliyordu. Onu alaşağı etmelerinin temel nedeni bu.
Biden, bir “imaj-maker” misyonuyla oturacak koltuğa. ABD’nin yapay yüzünün simgesi olacak…
Şu sıralar TV’lerde gürül gürül şu tartışılıyor:
Biden’ın Türkiye politikası ne olacak?
Bu sorunun yanıtı aslında Biden’da değil, bizimkilerde:
Bunun da ucu gözüktü zaten:
Biden’a seçim sonuçlarının alınmasından bu yana dostluk mesajları gönderiliyor, adama şirin gözükmek için tüm hünerler sergileniyor…
Siyasette çıkarlar önceliklidir. Biden’a istediklerini verirlerse sorun çıkmaz. Ey’lerlerse, yandı gülüm keten helva vaziyetleri doğar ki, olan elbette artık tek bir rakamla ifade edilen elit müteahhitlere filan değil, gariban halkımıza olur.
Bu bir gözlem…
Türkiye’nin ihtiyacı, ise ABD’nin hegamonyasından kurtulmayı kafasına koymuş bir siyasi iktidardır. AKP’de bu cesaret yok, dayanacak gücü de yok zaten. Boyun eğecektir.
ETİKETLER : Yazdır