CAHİT’TE GAZETECİ SONU
30 Kasim 2020 00:35:40
Haberi Zehra verdi:
“Cahit ölmüş…”
Sağlık sorunları vardı, uzun süredir hastanede yatıyordu. Hastane bir tür ”konukevi”ne dönmüştü O’nun için:
Çünkü gidecek yeri yoktu !
Cahit’in dramatik bir sona doğru yürüdüğünü, bizim Ali Ayaroğlu’nun yazısından öğrenmiştim.
Bakıma muhtaçtı, ama bakacak kimsesi yoktu. Profesyonel yardım alacak imkanlara da sahip değildi. Bu yüzden kendisine bakım görebileceği bir yer aranıyordu.
Hiçbir tutamağı kalmamıştı, ama zebun değildi.
Mücadele ediyordu. Yaşama hakkına saygı duyulmasını istiyordu. Sadece kendisinin değil, kendi durumundakilerin de yaşama hakkını savunuyordu.
Sonuçta bir gazeteciydi O. Sadece iyi de değil, çok iyi bir gazeteciydi üstelik. Buna tanığım…
Cahit Akman’dan sözediyorum...
Uzun süre Hürriyet’te çalışmış, Zonguldak dahil çeşitli kentlerde Hürriyet’in Büro Şefliğini yapmıştı.
Ama zaman ve düzen kalleşlik etti ona:
Ailevi sorunları da meslek yaşamına yansıyınca Babıali’den koptu. En son Alaplı’da bir yerel gazetede çalışmaya başladı; derken, o da bitti. Artık çalışamıyordu…
Cahit’in dramatik ölümü, daha önce başkalarına da tanık olduğum gazeteci, yazar ve sanatçı ölümlerini anımsattı bana. Babam dahil…
En son hasta yatağından Zehra’ya telefonla iç dökmüştü:
Hala bir gelecek vardı içinde, yaşam hakkını bu yüzden savunuyordu. “Paraya değil, morale ihtiyacım var” diyecek kadar da onurluydu.
00
Cahit’i ne zaman görsem, abisi, yakın arkadaşım İlhami Akman gelirdi aklıma. Erdemir işçisiydi İlhami; Devrimciydi. İşçi önderiydi. Sendikalarda sorumlu görevler üstlenmişti. 68 kuşağının proletarya kanadının yüzaklarından birisiydi. Cezaevi arkadaşımdı da ayrıca…
Ne yazık ki O’nu da erken yitirdik.
00
Düşünüyorum…
Meslek yaşamım yarım yüzyılı çoktan aştı. Bu zaman dilimi içinde, iki yakası bir araya gelmiş gerçek/düzgün basın emekçisi görmedim desem yalan söylemiş olmam…
Babıali’de de, yerel basında da şu kural hiç değişmez:
Parayı üretenler değil, üretmeyenler kazanır. Patronlar…Bir de onlara, kurulu düzene, iktidarlara yalakalık yapan kazıp şöhretler…
Gazeteleri gazete yapan öteki emekçiler, yaşamları boyunca kıt kanaat geçinirler hep. Sık sık işsiz kalırlar. Çoğunun sosyal güvencesi de yoktur. Basına yönelik baskıları ilk göğüsleyenler de onlardır:
Bileği kelepçe görmemiş, bedenine demir parmaklık gölgesi düşmemiş düzgün gazeteci yoktur. güzelim ülkemizde…
Cahit’in dramatik ölümü, O’nun kimliğinde, kimbilir kaçıncı kez yinelenen toplumsal hoyratlığın ve vefasızlığın yeniden hortlamasıdır da ayrıca.
Cahit’in yaşama hakkını savunamadık.
Cahit’lerin yaşama hakkını savunmamız için bu bir ders olur mu bize ?
ETİKETLER : Yazdır