28-29 Ekim 1923
27 Ekim 2020 20:37:44
Atatürk’ün Nutuk’unu bilmeyen yoktur.
Ama, baştan sona kaç kişi okumuştur onu acaba ?
Oysa Nutuk, Cumhuriyet Devriminin tarihidir. “1919 yılı Mayıs’ının 19. Günü Samsun’a çıktım” diye başlar. Nutuk’u okumayan birisi, Cumhuriyet dediğimiz o muazzam dönüşümü tümüyle idrak edemez, tarih bilgisi noksan kalır.
Nutuk, Cumhuriyet Devrimi’nin önderi olan Atatürk’ün kendi kaleminden çıkan bir oto-portresidir de aynı zamanda.
Nutuk’u okurken, “devrimci lider” kavramının sırlarını da keşfedersiniz.
Nutuk’un en ilginç bölümü, Cumhuriyetin ilanına ilişkin bölümüdür bence.
Çünkü o bölüm, devrimci bir önderin karar alma ve uygulamadaki hız ve cesaretini de anlatır bize.
Bizim Cumhuriyetimiz, bir anda kurulan benzersiz bir Cumhuriyettir.
Nutuk’u okuyalım:
“(…)Gece olmuştu. Çankaya’ya gitmek üzere Meclis binasını terkederken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşalara rastladım. (…) Benimle görüşmek için geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa aracılığı ile bildirdim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa’ya ve Fethi Bey’e Çankaya’ya benimle beraber gelmelerini söyledim. Çankaya’ya gittiğim zaman, orada beni görmek üzere gelmiş Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref beylere rastladım. Onları da yemeğe davet ettim.
Yemek sırasında “yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” dedim. Hazır bulunan arkadaşlar derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan başlayarak, hareket şekli hakkında kısa bir program belirledim ve arkadaşları görevlendirdim.
(…)
Efendiler, görüyorsunuz ki, cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara’da bulunan bütün arkadaşlarımı davete ve onlarla görüşmeye asla gerek duymadım. Çünkü onların zaten ve doğal olarak benimle bu konuda aynı düşüncede olduklarından kuşku duymuyordum…”
Nutuk’tan öğrendiğimize göre, cumhuriyetin ilanına ilişkin kanun tasarısı aynı gece Atatürk ile İsmet paşa tarafından hazırlanmıştır.
Taslak, 29 Ekim 1923 günü ilkten Parti (CHP) grubunda, sonra da TBMM’nde müzakere edilmiş ve oybirliği ile kabül edilmiştir.
00
Biz sol taraftakiler, Atatürk’ü daima; “Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük devrimci ve devlet adamı” olarak andık ve hala anıyoruz…
Sadece, antiemperyalist/millidevrimin önderi olduğu için değil, aynı zamanda feodal Osmanlı’yı bir sonraki toplumsal sisteme taşıdığı için de…
Tamam, bu ikincisi yarım kaldı.
Tamam, 1950’den bu yana bir karşıdevrim sürecine sokulduk.
Ama mücadele sürüyor hala…
Çünkü Atatürk, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin önderi olarak hala aramızda, hala genç kuşaklara yol gösteriyor, karşıdevrimin önünde hala çelikten bir barikat ve hala önümüzü aydınlatan bir devrimci rol modeli…
Bu açıdan şanslı bir ülkeyiz, inanın…
Cumhuriyetimizin 97.yılını coşku ve gururla kutluyorum.
ETİKETLER : Yazdır