HANGİSİ DOĞRU?
31 Agustos 2020 16:45:02
Açlık grevi, öteki mücadele olanaklarının tümüyle tükendiği koşullarda başvurulan bir eylem biçimidir. En azından öyle sanıldığı koşullarda.
Açlık grevi ile “ölüm orucu”nu birbirine karıştırmamak gerekir. Açlık grevinde eylemci bitkisel çaylar, su , limon, vitaminler gibi yaşam destek ürünleri alır. “Ölüm orucu”nda sadece su!
Açlık grevi süreli de olabilir, süresiz de.
Süreli açlık grevleri genelllikle bir olayı, kararı, davranışı, vb. protesto etmek amacıyla yapılır.
Süresiz açlık grevleri belirli bir amaca ulaşmak için…Son aşaması “ölüm orucu”dur.
Açlık grevleri genelde politik içeriklidir…
(Bu bilgilerin kaynağı deneyimlerim…)
Açlık grevleri genelde amacına ulaşması için geniş kitlelere mal edilmesi, halk desteği alması gerekir. Bu noktada devreye medya girer veya girmez. Girmezse, eylemin etkisi çok sınırlı kalır, eylemci kararlıysa sonu ölümle biter.
Avukat Timtik olayında medya, eylemci öldükten sonra devreye girdi!
Şimdi bakıyorum, Timtik’in czaevinde açlık grevi sonucu ölümüne iki açıdan yaklaşılıyor:
Birincisi, insani; öteki siyasi.
Olaya insani açıdan yaklaşanlar devleti eleştiriyor; devletin “zimmetindeki” bir mahkumun göz göre göre ölüme terkedilmesinin insani duyarlıktan yoksun bir tutum olduğunu ileri sürüyorlar.
Ölüm orucundaki bir eylemciye, isteği dışında tıbbi müdahalede bulunmak hukuken mümkün mü, bilmiyorum. Eğer mümkünse ve müdahalede geç kalındıysa, eleştiriler haklıdır.
Olayı siyasi açıdan yaklaşanlar genelde radikal gruplar…Bunlar sosyal medyada eylemciyi övüyor; onun ölümünü bir propaganda materyali olarak kullanıyorlar…
Bu yaklaşım yanlış.
(mahir Çayan, birisi eylem sırasında öteki de hastanede kendisini öldürmek istemişti Bunun tartışmasını, iyi olup Kartal Maltepe cezaevine geldikten sonra yapmıştık. Kendine göre gerekçeleri vardı, ama çok tutarlı değildi. Şu sonuca varmıştı ikili tartışmamız: Yaşamı anlamlı kılan mücadeledir.
Yaşamdan vazgeçmek, mücadeleden vazgeçmek anlamına gelir…)
Timtik, terör örgütü üyesi olmadığını, mahkumiyet kararının yanlış olduğunu ileri sürüyor ve yeniden yargılanmak istiyordu. Açlık grevinin gerekçesi buydu. Ölerek değil, hayatta kalarak mücadelesini sürdürmesi daha akılcı ve mantıklı olmaz mıydı?..
Nazım Hikmet’in bir şiiri geliyor aklıma…
Dünyadan, memleketinden, insandan
Umudun kesik değil diye
Ya ipe çekilirsin ya atılırsın içeriye
Yatarsın on yıl, on beş yıl
Daha da yatacağından başka
Sallansaydım bir bayrak gibi ipin ucunda keşke demiyeceksin
Yaşamakta ayak direteceksin
Belki bahtiyarlık değildir artık
Boynunun borcudur fakat, düşmana inat bir gün fazla yaşamak
ETİKETLER : Yazdır