TAM BAĞIMSIZLIK, DEMOKRASİ VE REFAH…
30 Temmuz 2020 17:44:07
Bütün dinlerde çeşit çeşit kurban ritüeli (töreni/ayini) var. Ama, tümünün anlamı, doğaüstü güç ile etkili bir ilişki kurmak şeklindedir…
İslamda kurban kesmek, Allaha yakınlaşmak anlamına gelir.
Kur’anda kurbanla ilgili onüç ayet var. Kurban kesilmesi, çok detaylı şekilde ele alınıyor. Sanıldığının aksine, her önüne gelen kurban kesemiyor. Koşulları var. Baş koşul şu:
Kurban kesecek kişi Müslüman, özgür ve zengin olacak…
Zenginliğin ölçüsü de altınla ölçülüyor. Kurban kesecek kişinin asgari 96 gram altına veya 640 gram gümüşe sahip olması gerekiyor. Tabii borcunun da bulunmaması…
Güncelleyecek olursak kurban kesecek kişinin en az 42 bin 624 liraya sahip olması gerekiyor, bu koşullara sahip olmayanların kestiği kurban “nafile” sayılıyor…
Kurban, sadece bayramın ilk günü değil, üç gün boyunca kesilebiliyor. Davarlar (keçi/teke, koyun/koç) sadece bir kişi tarafından kurban edilebiliyor, ortaklık olmuyor.
Deve ve sığır, en çok yedi kişi tarafından ortak olarak kurban edilebiliyor…
Bu detayları vermemin nedeni, kurban kesmenin ekonomik ve sosyal boyutuna dikkat çekmek:
Yoksul, ritüelin manevi boyutuna, ancak, kesilen kurbanın etini yiyerek dahil olabiliyor.
Fitre ve zekat için de aynı şey söylenebilir Kefaret, hac ve adak da kurban kavramı içinde mütelaa ediliyor, daha doğrusu kurban sayılıyor.
Sözü şuraya getireceğim:
Son yıllarda kurban kesmek yerine, sosyal ve eğitsel/kültürel kurumlara bağış yapma yöntemi yaygınlaşmaya başladı.
Bence bu yöntem, kurban ritüelinin hem maddi ve hem de manevi boyutunu daha yaygın şekilde kolektivize etmesi bakımından islamın yardımlaşma/dayanışma ruhuna çok daha cuk oturuyor.
Bir Çin atasözü geliyor aklıma:
“Ona bir balık ver doysun bir kere/balık tutmasını öğret doysun bin kere…”
Bağışlarla ayakta duran, aldıkları bağışları daha yaygın şekilde sosyalize eden veya yoksul çocukların eğitimi için kullanan STK’lar, bir kere değil, bin kere doyulmasının yolunu açıyor, aynı zamanda topluma yararlı bireyler yetişmesine önayak oluyor…
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi, Darüsşafaka gibi, Atatürkçü Düşünce Derneği gibi, Kızılay gibi Lösev gibi…Bayram sabahlarının köründe deri peşinde koşturan tarikat ayakçılarının yerine deri bağışlarınızı sosyal yardım kuruluşlarına vermek ne kadar doğru ise, eğitsel/sosyal/kültürel derneklere/kurumlara bağışta bulunmak o kadar doğru ve faydalı bir yöntemdir.
Bayramın güzelim ülkemize ve halkımıza tam bağımsızlık, gerçek demokrasi ve refah getirmesini diliyor; nice aydınlık bayramlara diyorum…
ETİKETLER : Yazdır