KGK VE EGD
10 Subat 2020 01:24:03
Gazeteci arkadaşlar soruyor:
“Ereğli Gazeteciler Derneği’nin de içinde bulunduğu Küresel Gazeteciler Konseyi, Türkiye’nin dört bir yerinde ve yurtdışında sürekli toplantılar yapıyor. Bu toplantılarda ne konuşuyorsunuz? KGK’nin misyonu ne?..”
İkili görüşmelerde KGK’nın kuruluş amacını ve toplantıların mahiyetini açıklamaya çalışıyorum.
Ama eminim ki, merak eden vatandaşlarımız da yok değil!..
KGK, Türkiye, Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu öncelikli olmak kaydıyla, tüm ülkelerde gazetecilerin mesleki, sosyal ve kültürel değerlerini arttırıcı, kaynaşma ve dayanışmayı geliştirici önlemler alınmasını sağlamak üzere çalışmalar yapmak ve mesleki dezenformasyonu engellemek amacı ile kurulmuştur.
Son olarak New York’ta temsilciliğini açan KGK’nın bünyesinde dış-yaygın ve yerel medya olmak üzere üç ana kolu vardır.
Bu kollar geniş bir yelpaze gibi açılarak; Türkiye ve Avrupa’daki gövdeyi oluşturur.
Kısa zaman sonra kongreye gidecek olan KGK’nin asil yönetimi ve meclisi Ankara merkezinde süratle çalışmalarına başlayacaktır.
KGK kurulduğu günden bugüne tam 11 ayrı il’de toplantı yaptı. Bu toplantılar içerisinde Kdz.Ereğli toplantısı da vardı.
Toplantıların asıl amacını can çekişen yerel medya ve çözüm önerileri oluşturur.
Toplantıların en önemli 2. konusu ise mesleki dezenformasyonun nasıl engelleneceği yönündedir.
KGK son olarak medeniyetlerin başkenti Niğde’de toplandı.
Dolu dolu geçen programın kısa bir bölümünde yine Ereğli vardı.
EGD’ye yapılan başarısız komplo girişimine öfke büyüktü.
Niğde’de EGD ile ilgili bir başka gerçek daha ortaya çıktı.
Olayı hatırlayalım:
Bel altı yazıları ile ahlak sınırlarını zorlayan bir sosyal medya kullanıcısı, ‘Ereğli Gazeteciler Derneği binasında içki içiliyor’ şeklinde 155’e yalan ihbarda bulunuyor.
İhbarı değerlendirmek zorunda olan polis ekipleri de sivil bir araçla saat: 01.20 sıralarında Ereğli Gazeteciler Derneği binasına geliyor.
Bu arada ihbarın yapıldığı saat. 00.10 civarında bir gazeteci arkadaş Başkan Günay’ı arıyor. Başkan Günay’a polisin gelmesinden tam 1 saat önce "Oraya polis gelmiş. Kapıyı tıklamışlar açmamışsın. Bir şey varsa geleyim mi?”, diye sorarak; komplo’nun içine kendi kendini dahil ediyor!..
Gelen ekipler Günay’a, ‘Burada biri düşmüş, yaralanmış, gördün mü?’, diye soruyor. Ardından 2 dakika sonra söylem değişerek; ‘Burada içki içiliyormuş. Kim var içeride’, diyor.
Dernekler masasından herhangi bir katılımcı olmadığı için polis ekipleri dernek binasına girmekte zorlanıyor.
Başkan Günay kendinden emin, polis ekiplerini dernek binasına davet ediyor.
Olumsuz herhangi bir durumla karşılaşmayan ekipler, ‘Herhangi bir olumsuzluğa rastlanmamıştır. İhbar gerçekdışıdır’, şeklinde tutanaklarını tutarak; ‘Necati abi, senin bir düşmanın var. Kimden şüpheleniyorsun’, diye soruyor.
Başkan Günay, ‘Benim düşmanım olmaz. Muhalefetim olur’, diyerek, metanetini koruyor.
Ama aslında polis ekiplerini tam da üstüne basıyor.
Olayın kurgusu 1 gün sonra ortaya çıkıyor.
Acemice planlanan düşmanlık ortaya çıkınca, olayın kahramanlarından korkak fotoğrafçı, bir yönetim kurulu üyemizi arayarak; diğer arkadaşlarını satmaya başlıyor.
‘Yazışmaları dahi veririm. Ben yapmadım. Onlar yaptı’, diyor.
Uyanık yöneticim, mahkemeye verilmek üzere, bu görüşmelerin hepsini depoluyor…
Birbirine giren 3’lüden ‘donkişot’, sosyal medyadan itirafı yapıştırıyor.
‘Ben ihbar ettim’..
Tabi sonrası mahkeme..
Bu gelişmeler yaşanırken; takım elbise ile kendini kamufle ettiğini sanan üçkağıtçı, korkakça uzaktan çektiği fotoğrafları Küresel Gazeteciler Konseyi’ne gönderiyor.
Fotoğrafların altına da, ‘Başkan Günay, eşofmanla polise yakalandı’, diyor.
İşte bu konu Niğde toplantısında gün yüzüne çıkıyor.
Bu zamana kadar EGD’ye yapılmak istenen bu komplo’yu kamuoyuna yansıtmak istememiştik.
Ama maalesef mecbur kaldık.
Mahkemeye de yansıyan konuyla ilgili ileriki günlerde geniş çaplı bir deklarasyon metni yayınlama kararı aldık.
Mesleğimizi bu denli kirletmeye kimsenin hakkı yok!..
Ayrıca inanın ne sizinle, nede sizin akıl yoksunu komplolarınızla uğraşacak ne vaktimiz, nede enerjimiz var.
O yüzden azıcık ötede oynayın!..
Not: Geçtiğimiz gün Demokrat’tan İzzet Arslanbay kendince köşesinde ortaya karışık bir meslek etik dersi vermeye çalıştı. Üstü kapalı şekilde bizleri kişisel meselelerimiz için kamuoyunu meşgul etmekle suçladı. Arslanbay’ın, patronunu savunma girişimini takdirle karşılıyorum. Fakat unutulan bir gerçeği de belirtmek istiyorum. Demokrat gazetesi davası kişisel bir mesele değil. Demokrat’ı ‘ödünç alan’ AK Parti İlçe Başkanı Fatih Çakır, bu ödünçten doğan hak gasbı’nın muhatabı ise 60 yıllık araştırmacı-yazar duayen gazeteci Sina Çıladır, her iki bireyde topluma mal olmuş bireyler olduğuna göre, bu mesele kişisellikten çıkarak, toplumsal bir olaya dönüşüyor..
Arslanbay’ın 2. hatası ise şu: Arslanbay, mesleğin giderek yozlaştığından dem vuruyor. Ama bir çözüm önerisi getiremiyor. Cümle cümle ‘maksat’ konan yazıda, sonuç görünmüyor!.. Mesleğine sahip çıkmıyor!..
Eleştiri yağmuruna tuttuğu EGD ve ben ise, hem devlet kademelerinde yani bürokrasi de, hem de mahkemelerde mesleki dezenformasyonunu engellemek için mücadelemizi sonuna kadar sürdürüyoruz.
Sana kalemşörlüğü yakıştıramıyorum!..
ETİKETLER : Yazdır
eregli basınında son günlerde türeyen tipleri bizde vatandas olarak tasvip emiyoruz. bunları lütfen tezimletyin.saygılar
- s.
- 1