BİR “SİYASETCİNİN” YÜKSELİŞİ!
30 Kasim 2019 18:46:54
Güzelim ülkemizde herkesin yapabileceği (ve yaptığı)üç meslek vardır:
Müteahhitlik.
Gazetecilik.
Siyasetçilik.
Detaya girmeyeceğim.Sadece şu kadarını söylemek istiyorum.Benim bu tespitimin somut örneklerine yöremizde de rastlayabilirsiniz.
Ben bugün bizim buralarda (belki başka yerlerde de)siyasete ilk adımın nasıl atıldığına ilişkin bir öykü anlatacağım.Öykü bana ait değil.CHP Ereğli İlçe Başkanı adayı Neriman Posbıyık’a ait;iki gün önce bir basın toplantısı sırasında anlattı…
Ereğli’de Eylem Ertuğrul isminde genç bir doktor,CHP’den aktif siyasete atılmak istiyor.Yerel seçim öncesi,deneyimli bir siyasetçi olan Halil Posbıyık’a başvuruyor.Milletvekili olmak istediğini söylüyor,destek beklediğini ekliyor.
Posbıyık isteği olumlu karşılıyor ve kendisene destek olacağı vaadinde bulunuyor.
Zaman geçiyor,yerel seçim sürecine giriliyor.Bu kez aynı kişi,CHP Genel Merkezinin Ereğli Belediye Başkanlığı için aday gösterdiği Posbıyık’a yeniden gidiyor.Bu kez,ilk isteğine göre,hiyerarşik profili daha düşük bir istekte bulunuyor;belediye meclisine girmek istediğini söylüyor.
Posbıyık bunu da olumlu karşılıyor ve Ertuğrul’u meclis listesinin en tepesine yazıyor.
(Burada bir parantez açacağım: Posbıyık’ın kariyerinin ilk adımındaki birisine böyle sıcak yaklaşması ve onu meclis listesinin başına koyması pek teamül değildir.Çünkü siyasetin çöllerinde bile böyle bir görev için azıcık deneyim ve liyakat aranır.Ertuğrul gibilere,çok çok listenin seçilebilecek bir sırasında yer verilir.En başa koymak için istekte bulunanın ya parti tabanında karşılığı vardır ya da kitle örgütlerinde filan çevresi…Başka bir şey aklıma gelmiyor.Parantezi kapatıyorum.)
Bu arada sürpriz bir gelişme oluyor.Ertuğrul ve listeye girmek isteyen bir iki kişi daha,ilgili yerlere evrak verme işini zamanında yapmayınca,listeye girme şanslarını kaybediyorlar.
Ancak,yeni bir sürpriz gelişme daha yaşanıyor:Ertuğrul,Posbıyık’a başvurarak,bu kez eşinin listenin başına konulmasını talep ediyor.Evrakzede bir-iki kişi de bazı yakınlarının seçilebilecek bir sıradan listeye yazılmasını istiyorlar.
Ancak,red yanıtı alıyorlar…
Bunun üzerine Ertuğrul,N.Posbıyık’ın deyimiyle,”teknesine atlayıp tatile çıkıyor;”seçim çalışmalarına katılmıyor;yine N.posbıyık’ın deyimiyle,”ortadan kayboluyor”…
CHP seçimi kazanıyor.Ancak,genel seçim öncesi parti içinde başlayan hizipleşmeler seçimden sonra da,bir dizi nahoş olay şeklinde devam ediyor ve sonuçta CHP’ye bir kıdemli üye kayyım (kayyum) olarak atanıyor.
Daha sonra,kayyımın da önerisiyle parti genel merkezi üç ay için,yani genel kongreye kadar olağanüstü kongre kararı alıyor,ancak bu karar daha sonra iptal ediliyor.
Bu arada daha ilginç bir şey de oluyor.Yerel seçim etkinliklerine katılmayan,teknesine binip tatile çıkan Ertuğrul,bu kez mevcut kayyımın üzerine yeni kayyım olarak atanıyor! Kayyım yönetimi başka bir kayyıma devrediliyor!
Ve…
Ertuğrul,kayyım olarak vekalet ettiği ilçe başkanlığına bu kez resmen aday oluyor!..
Bu öykü,CHP’nin taşra örgütlerindeki kadrolaşma politikasının tipik örneklerinden birisidir.
Ve akıl alır gibi değildir!..
Bir de diyorlar ki CHP’nin bizim buralarda niçin iki yakası bir araya gelmiyor.
Bu kadrolarla nasıl gelsin!..
Bu traji-komik kariyerizmle,ilkesizlikle,partisini babasının çirftliği sanan bencillikle nasıl gelsin!..
Diyelim ki Ertuğrul kongrede seçilemedi.
Ne yapacak?
Kolları sıvayıp parti çalışmalarına mı katılacak?
Haydi tekneye!..
Diyelim ki kazandı.
Ne yapacak?
Bu kez öteki taraf altını oymaya başlayacak…
Haydi tekneye!.
CHP’nin temel sorunu bu! Piramidin tabanı birer hizipler yuvası! Tavanındaki çekişmeler,tabanın yansısı!..
ETİKETLER : Yazdır