CHP KURULTAYI…
05 Subat 2018 09:50:10
Son kurultay bir kez daha gösterdi ki, CHP’nin sorunu yukarıda değil, aşağıda.
Bir başka deyişle, genel başkan ile genel merkez yönetiminde değil, onları seçenlerde !
Bu da CHP’nin yeniden yapılanmasını zorunlu kılıyor.
Açayım:
CHP’de, en dipteki delege seçimlerinden başlayarak, kademe kademe yükselen tüm seçimler, adı üzerinde demokratik bir süreç olarak şekilleniyor.
Şu var ki bu sadece biçim ! Süreç demokratik görünüyor, ama her kademedeki seçimler, demokratik değil !
Üyeler, ilçe kongresi delegelerini; onlar, ilçe yönetim ve üstkurul delgelerini; üstkurul delegeleri de il yönetim ve kurultay delegelerini seçerken, özgür iradelerini kullanamıyorlar. Her kademedeki seçimlere dışardan müdahaleler oluyor. Her kademedeki müdahaleler, demokratik süreci biçimselleştiriyor. Her kademedeki seçimler, bu yüzden, küçük bir azınlığın yönlendirdiği demokrasi oyununa dönüşüyor.
Bu kez de öyle oldu. Demokratik merkeziyetçilik ilkesinin demokrasisi, delege ağalarının tasallutuna uğradı. Bu yüzden parti tabanının özgür iradesi, yukarıya ya da kurultaya berrak şekilde yansımadı. Meydan kala kala, bu kez de Kılıçdaroğlu ile İnce’ye kaldı. Öteki iki aday, 126’şar delegenin imzasını alamadıkları için devredışı bırakıldı.
İnce’nin kazanması beklenmiyordu. Öyle de oldu. Ama, bu kişinin genel başkan seçimi sürecinde takındığı hırçın, bencil, siyaset etiğinden uzak tavrı, sol duyusu gelişmiş belleklere kazındı. Umarım CHP tabanının da belleklerine kazınmıştır.
“ Mükerrer “ (çift) imza krizi temelinde çıkan tartışmaların baş aktörü İnce idi. Aslında çift imza, delegelerin ne derece baskı altında kaldığını gösteren tipik bir örnekti, gerizekalılık değildi !
Kılıçdaroğlu’nun mükerrer imzaların İnce’ye yazılmasını isteyen tavrı, bir anlamda zarif/demokratik bir tavırdı, ama öte yandan da seçimi rahatlıkla kazanacağına inananların gösterdiği bir özgüven göstergesiydi.
İnce’nin ilkten, Kılıçdaroğlu’nun “ lütfuna “ karşı tavır koyup sonra da bunu sineye çekerek aday olması, bu kişinin kariyer hırsının ne derecede derin ve ilke yoksunu olduğunu gösteriyordu.
Benim en çok midemi bulandıran, İnce’nin,seçim devam ederken, havuz medyasından birisinin uzattığı mikrafona sarılıp, kendisini “ tribünün genel başkanı “ olarak lanse etmesi, ilk turda 700 oyla genel başkan olacağını filan söylemesi, bu arada çirkin ithamlarla rakiplerini çekiştirmesi oldu.
Ben böyle bir şey görmedim !.. Siyaset adabı ve ahlakı diye bir şey vardır yahu !..
o o o
Tekrar ediyorum, sorun İnce’lerde değil, İnce’leri ve Kılıçdaroğlu’ları yaratan özürlü partici demokraside!. Her seçim kademesinde delege ağalarının CHP’yi içten ele geçirmesinde !.. Bu düzmece demokratik yapı, gerçek bir demokratik yapıya kavuşturulmadan CHP’nin sağdaki partilerden bir farkı kalmayacaktır.
o o o
Bu köşede, kurultay öncesi en çok eleştirdiğim kişilerden birisi de, İnce’ci Şerafettin Turpçu’ydu.
Şimdi de aynı şeyi düşünüyorum. Ama, Turpçu’nun, kazanamayacağını bile bile sonuna kadar İnce’nin yanında saf tutması ilkeli, dürüst bir tavırdı. Turpçu kaybetti, ama en azından adam gibi !..
o o o
Özetle…
Ciddi ve ilkeli bir taban hareketi yaratılmadan CHP ne Kılıçdaroğlu ve İnce’lerden kurtulabilir, ne de yüzde 20-25’lik oy bantından !..
ETİKETLER : Yazdır