BAKTIR’IN TOPLANTISI…
11 Eylül 2017 00:08:55
OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Baktır’ın yerel basınla bir araya gelmesi, özlenen bir tabloydu. Baktır’ın, kahvaltılı toplantıda ayrıca yılda iki kez yerel basınla bir araya geleceğini açıklaması ile kendisine telefonla da ulaşılabileceğini söylemesi hoş bir jestti. Ancak, Baktır’ın bir koşulu vardı. Kendisinin, kişisel değil, toplumsal konularda aranmasını istiyordu. Satır arasında diyordu ki, “kişisel sorunlarınız için beni zinhar aramayın !..”
Baktır’ın bu uyarısı, yerel basının haysiyetsiz/avantacı kanadı adına üzücü bir uyarıydı gerçi, ama doğruydu.
Baktır’ın toplantıda OYAK’ın artık globalleşen sektörel yapısı hakkında bilgi vermesi, yani OYAK Grubunun sadece Erdemir’den ibaret olmadığının altını çizmesi bir bakıma doğaldı; ama, bir bakıma da, bunları zaten bilmesi gereken yerel basının entelektüel düzeyine ironik bir göndermeydi !..
Baktır, bunun dışında, basında sık sık dile getirilen “Erdemir-Ereğli münasebetleri “ konusunda fazla bir şey söylemedi. Taşeronlarla birlikte 7500 civarında istihdam yarattıklarını, geçmiş yıllardan bu yana, yerel piyasadan yaptıkları ve yüzde 25-40 arasında değişen “iç alımlar”ın oranını yükseltme çabası içinde olduklarını belirtti.
Ama, yeni istihdam vaadinde bulunmadı. Bulunamazdı da zaten !
Erdemir kamu kuruluşu değil. Yani halk ağzıyla “arpalık” değil ! Erdemir de, bir özel şirket olarak işçilik maliyetini de düşünüp en çok karı hedefleyen bir kuruluş ! Bu yüzden, yeni yatırımlar olmadan Erdemir’in toplu işçi alması sözkonusu olmayacaktır. Özel sektörcülüğün rasyonali bunu emreder çünkü.
Bunu geçelim…
Baktır’ın en ilginç sözleri, basında sıkça dile getirilen, “Erdemir Ereğli’ye bir şey vermiyor, sosyal yatırımda bulunmuyor” yakınmasına ilişkin sözleriydi. Dedi ki özetle:
“ Bunu düşünüyoruz, ama karşımızda muhatap alacağımız bir kamu kuruluşu yok.”
Kimden sözediyordu Baktır ?
Devletten, özellikle de yerel yönetimden !
Demeye getiriyordu ki, bir projeyle gelsinler bize, uygun görürsek katkıda bulunuruz…
Top artık yerel yönetimde !..
Şöyle özetleyeceğim:
Yerel tarihe bakıyoruz, Erdemir’in yerel yönetim ile tüccar-sanayici kuruluşları ve basınla ilişkileri hiçbir zaman düzgün/istikrarlı bir çizgide gelişmedi…
Özellikle son dönemlerde !
Eski belediye başkanının Erdemir’e adeta savaş ilan eden densizliği, ilişkilerin iyice gerilmesine yol açmıştı.
Baktır’ın basınla yaptığı toplantıdaki yapıcı yaklaşımı, umarım kentin lehine yeni gelişmelerin işareti olur.
CHP, YANLIŞ YOLDA !
CHP Ereğli İlçe Başkanlığının yeni binasının açılış töreni, ilginç konuşmalara sahne oldu.
Galiba en ilginci de, Zonguldak milletvekili Ünal Demirtaş’ın, CHP’nin Zonguldak tarihi ile tarih sürecinde öne çıkan isimlerini bilmediğini açıklayan özeleştirisiydi.
Örnek olarak Tunalı Hilmi’nin, M.A.Pestilci’nin, hatta Anadol’un isimlerini veriyordu.
Tarih, tarih kitaplarından, araştırmalardan, anılardan vb. öğrenilir. Demek ki Demirtaş’ın okuma alışkanlığı yok ! Olsaydı eğer, en azından benim kitaplarımdan, Tunalı Hilmi’nin kim olduğunu, ayrıca kömürün millileştirilmesinin altında imzası olan CHP Zonguldak milletvekilleri Dr. Mithat Altıok ile Dr. Zühtü Soyak’ın isimlerini bilirdi hiç değilse !
Demirtaş’ın, M.Ali Pestilci ile Kemal Anadol’u bile bilmediğini söylemesi aklıma ünlü özdeyişi getiriyor:
“ O mahiler(balıklar) ki, derya içredir (deniz içindedir) deryayı bilmezler !..”
Buna karşın, Demirtaş’ın samimi itirafı hoştu.
Hemen ekleyeyim. Demirtaş bu konuda tek örnek değil. Bir süredir kulağımdaki bir sorunu tedavi eden, CHP’nin ilçe yönetim kurulu üyesi ve potansiyel belediye başkanı adayları arasında gösterildiğini öğrendiğim Opr. Dr. Eylem Ertuğrul’dan da ne beni ve ne de bizim Sina’yı tanıdığına ilişkin bir işaret almadım.
Belki yanılıyorumdur.
Bu beni biraz şaşırttı, ama daha çok sevindirdi. Doktor-hasta ilişkileri eşitlikçi bir bakış açısına dayalı olmalıdır bence. Doğrusu budur.
Bu yüzden kaba davranışları bile sineye çektiğim zamanlar olmuştur…
Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim.
CHP’nin genç kadroları öylesine kendi içlerine gömülmüşler ki sanki ayna önünde gibiler !..
Bu egosantrik ruh hali politikanın ruhuna aykırıdır oysa.
Öteki konuşmalara baktım…
İktidara tık yok.
CHP’nin güncel politikalarına, örneğin adalet etkinliklerine ilişkin tık yok.
FETÖ’ye tık yok.
PKK’ya tık yok.
Yerel yönetime tık yok.
Zonguldak’ın anakent, Ereğli’nin il olma olasılıklarına tık yok.
İki haneli enflasyona, işsizliğe tık yok…
Örnekler çoğaltılabilir…
Varsa yoksa, binayı sen yaptın ben yaptım çekişmesi ile karşılıklı laf sokmalar…
Bir diğer ilginç konuşmayı da eski belediye başkanı yaptı. Konuşmanın ilginçliği, eski başkanın derdini en yalın şekilde ifade etmesiydi.
Şöyle diyordu eski başkan:
Birden fazla adayın çıkması iyi olur ama, şimdi zamanı değil..
Türkçesi:
Belediye başkanlığı için tek aday gösterelim.
Bunun için de kendi içimizde bütünleşelim !
Peki kim olacaktı bu çevresinde bütünleşecek kişi ?
Şöyle diyordu eski başkan:
CHP’nin tabanı belediyeyi almak için yeterli değil. Öteki partilerde de oy almak gerekiyor..
Kim alacaktı o oyu ? Kim böyle bir referansa sahip olabilirdi ?
Konuşmasının tamamından anlaşıldığına göre eski başkan bir oto-portre çiziyordu !..
Oysa, CHP’nin seçim şansını yükseltmek için yenilenmesi gerekiyor ! Halkın karşısına yeni yüzler ve söylemlerle çıkması gerekiyor.
Bu da denenmiş, başarısız olmuş kadrolarla olmaz !
Büyük resime bakıyorum…
CHP Ereğli örgütü, cami merdiveni gibi kendi etrafında dönüyor !..
Yazık.
ETİKETLER : Yazdır