İSLAM..LAİSİZM..ORYANTALİZM?
16 Kasim 2011 16:19:54
Yanlış bilgi kişiyi yanlış sonuçlara taşır. Örneğin günümüzde popüler olan İslam, laisizm,vb. kavramların yanlış yorumlanmasının nedeni, yanlış bilgilenmedir.
Kavram kargaşasının doğmasında, örneğin laik bir ülke olan Türkiye’nin Başbakanının, “Ben laik değilim “ şeklinde konuşması da etkili oldu ve oluyor.
Bu, yanlış bilgilenmeye dayalı hatalı yorumdur ki, fanatik dincilerin, örneğin laik Türkiye Cumhuriyetin kurucusu Atatürk için; “deccal” (kıyamet habercisi) nitelemesinde bulunmalarına neden olabiliyor !..
Aynı şekilde, oryantalist ya da fanatik Batıcı-liberal aydınların, Atatürk için, “ diktatör-faşist “ nitelemesinde bulunmaları söz konusu olabiliyor !..
Bu yaklaşımlar, kavramların bilerek veya bilmeyerek yanlış yorumlanmasının “doğal” sonucudur !..
Oryantalistler, islama da, Doğu’nun geri kalmasının temel etkenlerinden birisi olarak bakarlar. Bunlara göre, Doğu, tarihi boyunca gericiliği, Batı ise ilericiliği temsil etmiştir !..
Bu doğru değildir. Azıcık tarih ve toplum bilgisi olanlar, İslam dininin başlarda ilerici bir kimliğe sahip olduğunu bilirler. İslam, 7. yüzyıldan itibaren kabileler arası ticaretin gelişmesinde, Cahiliye dönemindeki inanç deformasyonunun ortadan kaldırılmasında, etkin olmuştur. Tarihi ilerletmiştir.
O dönemde (özellikle 13.yy) İslam ve Doğu, hristiyan despotizminin önüne set çektiği bilimsel çalışmalarda da Batı’nın ancak iki yüzyıl sonra ulaşabileceği dahice buluşlara önderlik yapmıştır. Matematik, geometri, trigonometri, tıp, felsefe, vb. alanlarda dünya çapında ün kazanan, El-Razi, İbn-i Sina, Farabi gibi bilim adamları yetiştirmiştir.
Doğu’nun giderek niçin Batı’dan geriye düştüğü konusunu islama mal etmek bilimsel değildir.
Bu durumu, Marksist literatürdeki, eşitsiz gelişme yasası ile açıklamak bence daha doğru olur.
Çünkü, örneğin Batı’daki hristiyan kilisesi de, islamdan çok daha katı, çok daha şiddete dayalı bir despotizm kurduğu halde, toplumsal gelişme ve demokratik devrimler sonucu, bu işlevini yitirmiş, burjuvaziye teslim olmuştur.
Özetle, “ Doğu gericiliği, Batı da ilericiliği temsil eder “ şeklindeki oryantalist genelleme yanlıştır. Bu yorum, Doğu kavramı içinde, islamı da kapsar.
0 0 0
Oryantalistlerin Atatürk’ü “ faşist-diktatör “, dincilerin de “deccal“ olarak nitelemesi, sonuçta laisizm ve liberalizm bakış açılarının içeriğini gündeme getirir.
Çünkü ilki, laisizme, şeriatçı perspektiften, ikincisi de liberal perspektiften yaklaşıyor.
O halde bu kavramları da açmak gerekiyor.
Laiklik, dinsizlik ya da din düşmanlığı değildir. Laiklik, dinin (islamın) siyasallaşmış biçimi olan şeriatçılığa karşıdır. Laiklik, bu bağlamda, dinin ve öteki inançların özgürleşmesi ilkesiyle karşımıza çıkar.
İslam, şeriatçı yorumla gericileşir. Çoktan aşılmış bir toplumsal düzenin (feodalizmin) ideolojisi haline gelir.
Bu açıdan, Türk milli demokratik devriminin öncüsü olan ve laik Türkiye Cumhuriyetini kuran Atatürk’ü “ deccal “ ilan etmek saçmadır, haksızlıktır.Öte yandan oryantalistlerin Atatürk’ü “ diktatör-faşist “ ilan etmelerinin de bilimsel-toplumsal bir izahı yoktur. Demokratik devrimler, Batı’da da sandıktan çıkmamıştır ! Tam tersi, devrim, ancak belirli bir tekamüle ulaştıktan sonra, parlamenter-laik bir yönetsel biçime kavuşmuştur.
Atatürk’ün de böyle bir deneme içine girdiğini, CHP’ye karşı Terakkiperver adı altında bir partinin örgütlenmesine önderlik yaptığını biliyoruz.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
Günümüzde siyasal İslam ya da şeriatçılık ile tekelci dönemden (19.yüzyıl sonu ) itibaren gericileşen liberalizm tarihe mendil sallayan çağdışı ideolojilere dönüşmüştür.
Buna karşılık, aydınlanma devriminin ideolojisi olan Kemalizm hala ayaktadır !
Çünkü Türkiye’nin önünü açmak; emperyalizmin sultasından kurtulmak ve gerçek bir demokrasi kurmak için yeni bir aydınlanma devrimine gereksinme vardır !...
ETİKETLER : Yazdır