ATATÜRK?Ü TARTIŞMAK?
10 Kasim 2011 15:52:33
Şu günlerde birtakım aydınlar ( ! ) yeni bir moda yarattılar.
Diyorlar ki:
“ Atatürk tartışılmalıdır !.. “
Bu önerinin sahiplerine bakıyoruz; hemen tümü entel-liboş! Dönekler,her devrin adamları ,Fethullahçılar, illegal şeriatçılar,siyaset hokkabazları, “demokrat “ geçinen yalakalar !..
Bu iki yüzlü dönek takımına dönüp şunu söylesek:
“ İlkten Fettullahı tartışalım,sonrasına bakarız !..”
Toz olurlar !..
Fettullahların tartışılmadığı, tartışmaya kalkışanların içeri tıkıldığı koşullarda Atatürk’ü tartışmaya açma hamlesi, aslında Cumhuriyet Devriminin geldiği noktayı da işaret ediyor:
İktidarda artık, devrimciler değil, karşıdevrimciler oturuyor !..Hep söylüyoruz : Milli (antiemperyalist-üniter) devlet sizlere ömür ! Sanıyorum, BDP’nin desteğiyle milli devlet ve Atatürkçülük yeni anayasa ile hukuken de tasfiye edilecektir.
Bu koşullarda Atatürk’ün tartışılmasını istemek bir anlamda doğallaşıyor !..
Peki, Atatürk tartışılamaz mı ?
Atatürk’ten kasıt, Atatürk Dönemi (1923-1938) ise eğer, bu zaten yıllardır yapılıyor. Aydınlanma Devrimi; ideologlar, siyasetçiler, ekonomistler, tarihçiler vb. tarafından yıllardır didik didik ediliyor. Devrimin, kendisi değil, ama izlediği yol üzerine değişik fikirler, eleştiriler ortaya konuluyor…
Hangi birimiz yazmadık ki Aydınlanma Devrimi üzerine !..
Dönek takımının derdi bu değil! Onlar, Atatürk’ün kişiliği ile devrimden sonraki konumunun ya da Tek Adam formunun tartışılmasını istiyorlar.
Bu yaklaşım kaba ve cahilcedir. Azıcık tarih ve toplumsal bilgiye sahip olanlar, geri bıraktırılmış ülkelerdeki üst yapısal devrimlerin benzeri bir çizgi izlediğini bilirler. Özellikle bizim gibi dinci elitin iş başında olduğu ve devrimin gerçek sahibi olan milli burjuvazisinin bir sınıf olarak var olmadığı, ulusal bilincin haliyle kitleleri kucaklayamadığı koşullarda tek seçenek budur !..
Aydınlanma Devrimi bir askeri darbe değildir. Kurtuluş Savaşının devrimci pratiğinden çıkan (volontarist) bir sonuçtur.
Aydınlanma Devrimi, Kurtuluşu kapsadığı için milli’dir; Toplumsal dönüşümü gerçekleştirdiği için de demokratik’tir. Antiemperyalist ve antifeodal karakterde bir Milli Demokratik Devrim’dir.
Bu görkemli olayı gerçekleştiren, tutucu Osmanlı devletinin kalıntılarından ulusal devlet çıkartan bir önderin nesini tartışacaksınız !.. Üstelik kimsiniz siz! ABD’nin kucağında oturan zibidilerin Gazi’nin kişiliğini, devrimden sonraki konumunu tartışmaya ne hakkı vardır !..
Doğrudur. Atatürk Tek Adam’dı.
Niye?
Çünkü 1920’lerin ve onu izleyen dönemin tarihsel ve toplumsal koşulları bir başka yönetim biçimine izin vermiyordu.
Devrimciler, parlamenter sistemi deneseler, ilk seçimde Osmanlı’nın kalıntıları iktidar olur ve bu derme-çatma devlet, emperyalizmin kucağında, örneğin İngilizlerin sömürgesi haline gelirdi.
Siyaset uzağı görme sanatıdır. Gazi ve arkadaşları geleceği çok iyi görmüşlerdi. 1917’de işçi sınıfının önderliğinde sosyalist nitelikte bir devrim yapan Sovyetler Birliği de, Türk Devrimine rol-modelliği yapacak bir durumda değildi henüz.
Kaldı ki devrimlerin kendi yasaları vardır ve bu yasalar tüm yasaların üzerindedir! Bu saptama, karşı devrim için de geçerlidir. Biz bugün bunu yaşamıyor muyuz? AKP iktidarı, KHK’lerle kendi hukukunu kurmuyor mu? Anayasa ile bunu kalıcı kılmak istemiyor mu ?..
Bir siyasal hareket, tarihi ilerletiyorsa eğer, yönetimin biçimi önemli değildir !..
Karşı devrimciler aslında Atatürk’ü değil, Atatürk’le bütünleşmiş, iç-içe geçmiş aydınlanma devrimini tartışmak ve “ileri demokrasi” perspektifinden hem onu ve hem de Atatürk’ü “mahkum” etmek istiyorlar !..
Çünkü biliyorlar ki, bunu gerçekleştiremedikleri taktirde, tarihi tersine akıtmanın, “ileri demokrasi” adı altında dinci bir rejim kurmanın olanağı yoktur.
Bugün karşı devrimcilerin önündeki en büyük engel, hala, Atatürk’le bütünleşmiş olan Aydınlanma felsefesidir.
Amerikancı ve AKP’ci entelektüel (!) züppelerin son olarak piyasaya sürdükleri bu demokratik (!) fanteziye karşı uyanık olmak gerekiyor !..
Devrimler, onun ruhunu kavramak için analiz edilebilir, ama tartışılamaz! Devrim tarihsel gelişim sürecinin bir sıçrama anı’dır. Geriye dönüşü, “ acaba “sı yoktur. Bu bakış açısından Atatürk de tartışılamaz !..
Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük devrimciyi saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.
ETİKETLER : Yazdır
Salt bu manifesto bile, şiirimin sizi yeterince ifade edemediğini de itiraf etmeliyim. Açın bakın, Sözcü-Aydınlık-Yeniçağ-Cumhuriyet gazetelerini, böylesi bilgili-birikimli-yürekli kaç kalem var? Tanrı size daha uzun ömür versin; cumhuriyet için sizin gibilere büyük bir ihtiyaç var. Saygılar KADEMOĞLU
- s.
- 1