
SEKTER YAKLAŞIMLAR SAPMADIR !
02 Haziran 2025 00:13:32
İnsanı diğer omurgalılardan ayıran, duyulan ile aldığı verileri sentezleyerek düşünce üretmesidir.
İnsan beyni, düşünce üretim merkezidir/organıdır.
Bilimciler beynimizin yaratıcılık kapasitesinin sadece yüzde 25’ni kullanabildiğimizi belirtirler. Yani beynimiz halen büyük bir giz. Onun neler yapabileceğini tam olarak bilmiyoruz.
İnsanların farklı şekillerde düşünmeleri duyuları ile aldıkları verileri farklı sentezlemesiyle ilgili bir olay. Aynı olgunun farklı şekillerde yorumlaması buradan geliyor.
Örneğin ben bu köşede üst üste yazdığım iki yazıda CHP’nin gerek Kürt ve gerekse anayasa süreçlerine bir şeklide katılmasını istemiştim. Gerekçem de şöyleydi özetle:
İlerici-sorumlu siyasetçilik her platformda doğruları/gerçeği savunmayı öngörür. Devrimci siyasetçilik için her platform bir mücadele platformudur.Yanlış, haksız, halkın da ülkeninde çıkarlarına ters gelişmeleri bir kenardan sessizce seyretmek, gerçekte onlara katılmak anlamına gelir. Kaldı ki iktidar kanadı da bunu istiyor gerçekte…
Sol tarafta benim gibi düşünmeyenler de varmış. Örneğin Cumhuriyet yazarlarından Zülal Kalkandelen bunlardan birisi.
Kalkandelen şöyle yazıyor:
“ Emperyalizmin ve Öcalan’ın istediği, Bahçeli’nin yol verdiği, Erdoğan’ın kurduğu anayasa komisyonu bir tuzaktır. Herkes TBMM’nin 2023 seçiminde ikinci cumhuriyetçi bir yapı haline getirildiğini biliyor. Şu anda o Meclis, laik Cumhuriyeti savunacak yeterli güçten yoksundur. Böyle olduğu bilindiği için AKP, Erdoğan’ın ölene kadar koltuğunda oturmasını sağlayacak düzenlemeleri yaparken Öcalan’ın istekleri de gündeme gelecek.Kurulan anayasa komisyonuna katılmak ,temsilci göndermek büyük bir hata olur.
Sonrasında istediğiniz kadar “Biz elimizden geleni yaptık ama olmadı” deyin, 4+4+4 sistemi Meclis’ten geçirilirken uygulanan zorbalığa karşı direndiğiniz gibi direnin, Cumhuriyet karşıtları yıkıcı hedeflerine ulaştığında sorumlu olursunuz.
O masaya oturmamak için İBB’ye yapılan operasyonları, hapiste tutulanları, adaletsizlikleri gerekçe göstermek yetmez. Diyelim ki operasyonlar durdu, hapistekiler çıktı, adaletsizlikler bir ölçüde giderildi, oturacak mısınız o masaya ? “
(Cumhuriyet, 30 Mayıs 2025)
Dikkat ederseniz yazar CHP’ye (ve diğerlerine) sadece Komisyona katılmayın diyor, yani bir tavır öneriyor, ama çözüm önermiyor.
Sadece kenarda durun diyor. Onların yanlışına ortak olmayın diyor. Yahut, “ Ne halleri varsa görsünler” diyor. Siz tarafsız kalın diyor. Onların sorumsuzluğuna alet olmayın diyor. Diyoroğlu diyor…
Laflar keskin köşeli ve parlak, ama çözüm yok !..
Mücadele yok ! Gerçeğin/doğrunun afişe edilmesi yok !..
İyi hoş da muhalefet niçin var o zaman ?
CHP, Kürt ve anayasa Komisyonlarına katılır veya katılmaz, ama bir şekilde sürece katılmak zorundadır. Onun görevi bu !
Anayasa değişikliği ile Kürt Sorunu’nun şu veya bu şekilde çözümü, Türkiye’nin sorunudur, milletin sorunudur, halkın sorunudur. Anamuhalefet partisi böylesine yasamsal önemdeki bir süreci kenardan seyredebilir mi ?
Sorun (tekrar edeceğim) Komisyona katılıp katılmama sorunu değildir; Türkiye sorunudur.
Süreç bir başka Türkiye yaratmayı amaçlayan bir sorundur. Ana muhalefet partisi bu olayı kenarda izleyebilir mi ?
CHP, bizim sol içinde de uç veren sekter önermelere kulaklarını tıkamalı, her iki sürecin bir şekilde içinde yeralmalı ve her platformda doğruları savunmalıdır !..
ETİKETLER : Yazdır
Sayın Kalkandelen'in tavrı yanlıştır. Hem Ana Muhalefet Partisi, hem de iktidara talip ve alternatif olduğu iddiasını sürekli dile getiren ve mecliste ikinci, anketlerde birinci parti olduğu ifade edilen bir parti, Türkiye'nin can alıcı sorunlarına ve Anayasa değişikliğine ilgisiz kalması düşünülebilir mi ? İktidara adayım dediğine göre; '' Kürt Sorunu '' konusunda da, yeni Anayasa konusunda da plan ve programı/ çözüm önerileri olmalıdır. Sadece CHP'nin değil; iddialı diğer partilerin de aynı tutum içerisinde olması gerekir.
- s.
- 1