
İLK ADIM
23 Nisan 2025 00:10:43
Millet, kapitalizm ile eşanlamlı olmasa da, eşdeğerli bir kavramdır.
Ama, sözcük olarak kapitalizm öncesinde de vardı ve kullanılıyordu. Örneğin Hz. İbrahim ve öteki ilk peygamberlerin yaydığı dinin (İslam kabul edilir) mensuplarına da “çoğunluk” anlamında millet deniliyordu.
Osmanlı’da ise millet kavramı, islam dışındaki din toplulukları için kullanılıyordu.
Bu ayrıntılı girişi millet sözcüğünün farklı zaman dilimlerinde ve toplumsal sistemlerde farklı kullanıldığının altını çizmek için...
Aslında terim , gerçek kimliğine ya da anlamına kapitalizm ile kavuşmuş; “çoğunluk” gibi soyut bir kavram olmaktan çıkıp belirli bir toplumsal sistemin ismiyle özdeşleşmiştir
Zaman zaman bu köşede yineliyorum:
Millet sözcüğü baş ana karakterden oluşur. Bunlar; toprak, iktisadi yaşantı, dil ve kültür birlikteliğidir ve bunların tümünün kristalize olduğu milli şuurudur. Çağdaş ulusları farklılaştıran bu özellikledir.
Osmanlı, çağdaş anlamıyla millet değildi; teokratik (İslamcı) bir monarşisiydi; İslam topluluğu ya da ümmet tek kişi tarafından (padişah) temsil ediliyordu. Toplumsal ilişkiler feodalizm temeline basıyordu. Temel üretici güç köylülerdi.
Köylüler üretiyor, üretim fazlasına seçkin azınlık/soylular el koyuyordu... Bu zaten feodalizmin temel karakteristiğidir...
Konumuzun dışında kaldığı için kısaca geçiştireceğim: Osmanlı, iç-dinamiklerinin zayıflığı ve dış etkenlerin ağır basması sonucu geri kaldı. Gelişme döneminde elde ettiğin toprakların zenginliği, gelişmiş/kapitalist ülkelerin yeniden paylaşım isteklerini kamçıladı; 1. Dünya savaşı ile dünya yeniden paylaşıldı. Savaşı yitiren Osmanlı esir düştü, toprakları kapanın elinde kaldı...
**
Bu dönemde çok sıradışı bir olay meydana geldi. Gerçekte bir Osmanlı zabiti olan tek yıldızlı bir general üniformasını çıkartarak halkın arasına karıştı. Kendisi gibi düşünen aydınlarla bir kurtuluş/halk savaşı başlattı.
Bugün kutladığımız 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu görkemli başkaldırının organize hale geldiği günün 105. Yıldönümüdür. Yahut Türkiye Büyük Millet meclisinin kuruluşunun yıldönümü...
Kurtuluş Savaşını da bu meclis/millet yönetti, üç yıl sonra cumhuriyeti de aynı meclis/millet kurdu. Bu şekilde tek adam egemenliğinin yerini millet aldı. Cumhuriyetin kuruluşu ve lâiklik ilkesinin benimsemesiyle Türkler tarihlerinde ilk kez bir millet haline geldiler. Millet olma şuuruna/bilincine kavuştular...
**
Şimdi bu görkemli olayı tersine çevirmek, ayrıca bizi bölmek isteyenler var. Soru şu: buna izin verecek miyiz ? Günümüzün en önemli gerçeği budur !,,
ETİKETLER : Yazdır