
KAVŞAĞA DAYANDIK !
27 Mart 2025 00:36:05
MHP sekiz haftadır grup toplantısı yapamıyor. Bunun nedeni, sanıyorum Bahçeli’nin sağlık sorunları. Nitekim Bahçeli’de sekiz haftadır kamuoyuna görüntü vermiyor.
Bahçeli’ye acil şifalar dileyerek devam ediyorum:
MHP gibi aşırı merkezileşmiş, her türlü varlığı ve işlevi lidere teslim edilmiş partilerde durum böyledir. Liderin bir şekilde devredışı kalmasıyla partisi de devredışı kalır.
Bahçeli’nin iç-dış sorunların yoğunlaştığı koşullarda oyundan çekilmesi sadece partisinde değil, Türkiye siyasetinde ve ülkenin yönetilmesinde boşluk yarattı.
Bahçeli, öncelikle İmralı Sürecinin mimarı ve yapımcısıydı. Erdoğan bu sorunun çözümünde inisiyatifti Bahçeli’ye bırakmış görünüyordu. Bunun dışında Bahçeli, Cumhur İttifakının sözcüsü konumundaydı. Muhalefetin her çıkışını önce o göğüslüyor, ittifakın o konudaki görüşünü deklare ediyordu... Bahçeli’nin zorunlu nedenlerle çekilmesi ülkenin boşluk yarattı. Şimdi bu boşluğu bizzat Erdoğan doldurmaya çalışıyor...
En önemlisi tıkanmış izlenimi yaratan İmralı Sürecinin devam edip etmeyeceği sorusu. En son Bahçeli, PKK’nın Muş/Malazgirt’te fesih kongresini yapmasını istemiş, 4 Mayıs’ı işaret etmişti.
Niçin Malazgirt’ti ve niçin 4 Mayıs’tı bu soruların yanıtları netleşmeden Bahçeli çekildi. Araya İmamoğlu soruşturması da girince Apo ve Nevruz kutlamalarını içine alan süreci ısıtma ritüelleri de bu kez Apo’suz yapıldı; Apo bir anlamda oyundışı kaldı.
Oysa yüzülüp yüzülüp kuyruğuna getirilmişti. Apo, Bahçeli’nin talebi üzerine Kandil’e çağrısını yapmış, fesih ve silah bırakma konusunda Kandil beyaz bayrak çekmişti. Kandil’in talebi, süreci yürütmek için Apo’nun serbest bırakılmasıydı o kadar...
Şimdi ne olacak ?
DEM, Erdoğan’ın adım atmasını bekliyor. Bayram sonrası yapılacağı söylenen Erdoğan-DEM görüşmesinden bu konuda somut bir gelişme çıkar mı, belli değil. Çıkar da çıkmaz da... Çünkü sorun sadece Kandil’in nötralize edilmesiyle çözümlenmiş olmuyor, DEM, Kürt sorununun da meclise getirilmesini istiyor.
Ancak durum o kadar karışık ki, Erdoğan bu konuda net bir tavır koyar mı, emin değilim. Kaldı ki şu an Erdoğan her konuda elini rahatlatan Bahçeli de yok.
Oysa Kandil’in defterinin dürülmesi için çok elverişli koşullar oluştu. ABD kenara çekildi, Kandil’in dinozorlarını kaderleriyle baş-başa bıraktı. Çünkü artık onlara ihtiyacı kalmadı. PKK’nın ana gövdesini oluşturan SDG’yi Suriye ile entegre edip meşrulaştırdı, Türkiye’ye karşı güvenceye kavuşturdu. Buradan bakıldığında Kandil’in teslim olması Irak sınır güvenliğimiz için çok şey ifade ediyor, ama Suriye için aynı şeyi söylemek çok zor.
Trump’ın gözü hâlâ Türkiye’nin üzerinde !..
Açıkça görülüyor ki, iktidarın ivedi olarak çözmesi gereken önemli sorunları var. Buna son günlerde İmamoğlu’nun tutuklanmasının yolaçtığı ve kimisini CHP’nin kontrol ettiği, kimisi de spontane nitelikte kitle hareketleri eklendi...
Altmış yıldır siyaset gözlemleyen bir kalem olarak Erdoğan’ın önünde şu an iki yol olduğunu görüyorum:
Ya daha da sertleşir ya da yumuşar. Bence Türkiye’nin esenliği yumuşamayı gerektiriyor...
ETİKETLER : Yazdır