
İMAMOĞLU GENEL BAŞKAN OLMALI MI ?
26 Mart 2025 00:29:55
Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un bir ilçesinde belediye başkanlığı yaparken, Türkiye’yi şu yana koyalım, 16 milyonluk İstanbul halkının bile tanıdığı bir siyasetçi değildi.
İmamoğlu’nun yıldızını İBB başkan adaylığı parlattı.
İstanbul halkının çoğunluğu AKP’li belediye yönetiminden memnun değildi. Hatta iktidardan da memnun değildi. İmamoğlu’nun sevecen, çelebi, ama, aynı zamanda cesur ve ilkeli profili İstanbul halkı tarafından kısa sürede içselleştirildi. İmamoğlu, AKP’den memnun olmayan kitleler için alternatif bir rol modeline dönüştü. O’nun “her şey güzel olacak” sloganı dilden dile tüm yurda yayıldı.
İmamoğlu’nu yaratan İstanbul halkıydı. Eğer seçimi kaybetseydi siyasi tarihin hurdalığında yok olup gidecekti.
Üst üste seçimleri kazanması ve bu süreçte CHP’nin kendisini yenilemesine önderlik yapması İmamoğlu’nu bu kez muhalefetinde rol modeline dönüştürdü. Son yerel seçimde CHP’nin sandıktan birinci parti olarak çıkmasında onun da azımsanamaz rolü vardı. Gerçek neden ise, kitle memnuniyetsizliğiydi.
Eğer Özel yönetimi yerel seçimden sonra “yumuşama”nın tuzağına yakalanmasaydı, şu sıralar güzelim ülkemiz bir erken seçim süreci yaşıyor olacaktı...
Türkiye’de şu an da bir erken seçimin objektif koşulları var, sübjektif ise koşulları oluşum sürecinde; İmamoğlu’nun tutuklanması bu süreci hızlandırdı...
Bir belediye başkanı olarak İmamoğlu yakın geçmişe kadar iktidarın kontrolündeydi, artık “özgür”. O’nun cezaevinde olması fiziki bir yaşam kısıtlaması sadece, Önseçimde cumhurbaşkanı adayı seçilmesi cezaevindeki varlığına ayrı bir güç kattı... Bilinen şeydir: Cezaevindeki bir muhalefet lideri, iktidar için, dışarda olduğundan daha etkin ve tehlikelidir.
Şu sıralar İmamoğlu’na yeni bir rol daha biçmek isteyenler var: CHP Kurultayında Genel Başkan seçilmesini istiyorlar. Aksi halde AKP’nin propaganda makinesinin onu unutturacağını ileri sürüyorlar.
Bu tespit yanlış. İmamoğlu, taşıdığı cumhurbaşkanı adayı sıfatına da rağmen, CHP’ye genel başkan seçilmemesi halinde unutturabilecek birisi ise, bu yaklaşım, onun bir rol modeli değil, sabun köpüğü olduğunu anlamına gelmiyor mu ? O anlara geliyor, ama öyle değil... ?
Cezaevindeki İmamoğlu olsun, yarın dışarı çıkacak İmamoğlu olsun, en azından genel seçime kadar kitlelerin umudu ve siyasetin yeni rol modeli olarak gündemin başındaki yerini koruyacaktır. Seçime cumhurbaşkanı adayı olarak katılıp kaybederse zaten kendiliğinden ölü bir yıldıza dönüşür.
İmamoğlu şu sıralar siyaseten yeteri kadar yüklü. Kaldı ki Özel de fena gitmiyor. İmamoğlu’nun genel başkan seçilmesi CHP Genel Başkanlık makamını gönüllü olarak cezaevine sokmak anlamına gelir İmamoğlu’nun ne zaman çıkacağı belli olmadığına göre, CHP’nin fiilen başsız kalmasına da neden olur bu !..
Bu aşamada Özel’in kitleleri kucaklayan akılcı ve coşkulu önderliğinden sonuna kadar yararlanmaya çalışmak çok daha doğru bir tutum olur...
AİLELER DOKUNULMAZDIR !
Siyasi etik/ahlak kavramı kapsamı geniş bir kavram. Farklı ülkelere göre de içeriği değişir. Ama tüm insan yaşamına bitişik kavramlar gibi siyasi etiğin de evrensel kırmızı çizgileri vardır. Bunların en başında da siyasetçilerin, doğrudan siyaset içinde olmayan aile bireylerinin siyasal çekişmelerin dışında tutulmasıdır. En kalın kırmızı çizgi ise, aile bireylerine iftira atmak, hakaret etmektir.
Ne yazık ki bizde de bu kırmızı çizgiler sık sık aşılır, zaman zaman sapıklık düzeyine bile düşebilir.
Bunlar siyasetin lümpenleridir. Çoğu biat kültürüyle sarılıp sarmalanmış; tiplerdir. Arsız ve yalakadırlar... En önemli özellikleri kraldan çok kralcı olmalarıdır!
Şu sıralar çarşı karışık ya, bunlar durumdan vazife çıkartma moduna kaydılar; önüne pislik kusuyorlar...
Son günlerdeki cumhurbaşkanı ile İmamoğlu’nun ailelerine yönelik iftira ve hakaretler bunun aşağılık örnekleri... “havlayan köpek ısırmaz” özdeyişine sığınıp teselli buluyorum.
ETİKETLER : Yazdır