
SON DURUM
11 Ocak 2025 00:06:22
Suriye’deki PKK ve türevlerine karşı maço bir politika izleniyor. “Ya çek git veya biz göndereceğiz” sözleriyle özetlenebilecek bu politika çok gerçekçi değil gerçi; ama, en azından bu güçte olduğumuzu duyumsatan onurlu bir duruş...
Türkiye, PKK’nın kuzeydoğu Suriye’de kalıcı olmasına izin veremez, vermemelidir. Aksi halde terör sorunu gelecekte Türkiye’nin milli bütünlüğünü ciddi şekilde tehdit edecek bir boyutlanmaya uğrar...
Peki bu nasıl olacak ? Zor mu kullanılacak, yoksa diplomatik yollardan mı sağlanacak? Zor kullanma yolu tutulursa ABD ile İsrail’in yanısıra HTŞ’nin nasıl bir yol tutacağı şu an belli değil. Ama, bu yolun tutulması halinde Suriye’nin belki de yeni bir iç-savaşa evrilmesi olasılığı var. Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Fidan’nı kararlı ve sert açıklamaları bu yola girilebileceğini işaret ediyor. ABD eli-kolu bizi izler mi peki ?
Türkiye şu sıralar ABD ile bu konuyu görüşüyor. Türkiye PKK’nın Suriye’den çekilmesini isterken ABD ortayolcu bir politika inşa etmeye çalışıyor. Bunun özeti PKK’nın Suriye’deki varlığının bir şekilde korunması şeklinde...
ABD’nin dış politikasına pragratizm egemendir. Sam Amca’nın PKK’ya Suriye’de hâlâ ihtiyacı var. Öyle olmasa PKK’yı orada tutmak için böylesine yoğun bu diplomatik mesai harcamazlar...
Daha önce de yazdım. Bu sorunu 20 Ocak’ta ABD’nin dizginlerini eline alacak olan Trump çözecektir. HTŞ’den filan bu konuda inisiyatif almasını beklemek gerçekçi olmaz. Sonuçta HTŞ bileğinin gücüyle Suriye’yi ele geçiren bu güç/örgüt değil. Ona Suriye’yi, son anda İran ve Rusya ile uzlaşan ABD verdi.
ABD şu sıralar şöyle bir kurnazlık sergiliyor: PKK ve türevleri ile Kürtleri özdeşleştirip, Suriye’nin yeniden yapılanmasında Kürtlerin de haklının olduğunu savunuyor.
Şu doğru: Suriye’de 15 bin civarında Kürt var.
ABD, PKK’yı Suriye’li Kürtlerle özdeşleştirip onların orada sadece kalıcı değil, aynı zamanda yeniden yapılanmada rol üstlenmeleri gerektiği savında.
Oysa Suriye Kürtlerinin tümünün PKK ile bir ilişkileri yok. Ama, alevi Şii araplarla birlikte elbette Suriye’nin yeniden inşaasında rol alma hakları var. Ancak yine de bu tartışılabilir. Çünkü Suriye Kürt kavminin anayurdu değildir.
PKK ise, etnik ve dinsel/mezhepsel bakımdan heterojen bir örgüt. İçinde alevi Kürtler de var, Şii araplar da, Hristiyan ve ateist gruplar da..Türkiye Suriye’de berrak ve haklı bir siyaset izlerken içerde ne yapıyor peki ? İçerde tam olarak ne yaptığını ve yapmak istediğini büyük bir olasılıkla Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasından öğreneceğiz. Suriye’deki maço politika içerde de uygulanacak mı, yoksa Bahçeli’nin önünü açtığı İmralı sürecinin giderek bir” çözüm” sürecine girebileceğinin işareti mi verilecek ?
Ben Erdoğan’ın içerde Suriye’deki PKK politikasını bütünleştireceğini, dizginleri Bahçeli’den alacağını düşünüyorum.
Suriye’de açık açık savaş imaları yapılırken, içerde PKK sorununu Öcalan’ın yapacağı çağrıya bağlamak profili düşük bir politika oluyor çünkü. Türkiye’ye yakışmıyor !..
ETİKETLER : Yazdır