
BAHÇELİ’NİN GÖREMEDİĞİ...
08 Ocak 2025 00:11:17
Kırk yıldır terörün hedefi olan bir ülkede hangi iktidar terörün bitmesini istemez ?
Doğal olarak AKP iktidarı da terörün bitmesini istiyor.
Türkiye kırk yıldır PKK terörü ile boğuşuyor. Elli bine yakın insanımızı PKK saldırılarında kaybettik. Zaman zaman IŞİD gibi fanatik islamcı terör örgütlerinin de hedefi haline geldik..
Bunun yanısıra terörle mücadeleye önemli kaynaklar ayırmak zorunda kaldık. Şehitler verdik, binlerce askerimiz bu mücadelelerde gazi oldu, organ kaybına uğradı...
İktidar ebetteki terörün biran önce bitmesini istiyor. Tarihe “terörü bitiren iktidar” olarak geçmek istiyor... “Açılım” gibi geçmişteki hatalarının üzerine sünger çekmek istiyor.
İktidarın iki ortağı bu konuda fikirbirliği içinde, ama terörü bitirme konusundaki üslupları farklı:
Bahçeli PKK terörüne neden-sonuç bütünlüğü içinde yaklaşmıyor. PKK’yı Türk-Kürt halk’larının kardeşliğini bozan bir “habis ur” gibi görüyor. Ur kesilirse herşeyin güllük-gülistanlık olacağını düşünüyor...Bu romantik yaklaşımı Bahçeli’yi Kürt Sorunu’nun reddine götürüyor. Çünkü ona göre Türkiye’de kardeşliği dinamitleyen PKK terörüdür sadece.
Bahçeli’nin bu yaklaşımı sığ bir yaklaşım. Çünkü terörün ortaya çıkış nedenleri üzerinde durmuyor. O nedenler ortadan kalkmadan terörün bitmeyeceğini düşünemiyor veya öteliyor...
Erdoğan’ın yaklaşımı biçimsel bakımdan farklı. O daha otoriter bir yaklaşım sergiliyor. “Ya silah bırakacaklar ya da gömülecekler” diyor... Bu mücadelede kimseye minneti olmayan bir profil sergiliyor. Öcalan formülünü dışlıyor...
Erdoğan’ın içeriksel yaklaşımı ise Bahçeli’den farklı değil. Kürt sorunu ile PKK terörü arasındaki organik bağı görmezden geliyor.
Oysa PKK terörünü vareden, Kürtlerin Osmanlı’dan bu yana bitip tükenmeyen siyasi taleplerinin son halkasıdır. Yani Kürt sorununu yaratan PKK terörü değildir; tam tersi, terörü yaratan Kürt etnistinin siyasi ya da federatif talepleridir. PKK’nın arkasında ABD’nin olması, federatif talepleri, Türkiye’yi bölmek isteyen emperyalist komplonun somutlaşmış biçimi oluyor.
Bu kabül edilemez, ama görmezden de gelinemez...DEM, zaten bitik durumdaki Kandil’i gözden çıkartıp Öcalan’ı özgürleştirmek ve Kürt Sorunu’nu meclise taşımak istiyor.
Şimdi canalıcı soruya geliyorum:
Peki Bahçeli’nin durup dururken DEM’e el uzatmasının ve Öcalan’a çağrı yapmasının nedeni nedir ?
Anayasa değişikliği için DEM’in desteğini almak değil mi ?
DEM, destek karşılığı olarak taleplerinin masaya getirilmesini istiyor. Kandil’i veriyor, Öcalan ile “çözüm”ü alıyor, daha doğrusu almak istiyor.
Kandil’i diyorum...
Çünkü Kandil zaten ABD için stratejik önemini yitirmiş bir yüktü başka bir şey değil artık. ABD, PKK ve türevlerini Suriye’de sınırımızda konuşlandırarak Türkiye’yi bölme stratejisini Kandil’den Suriye’ye kaldırdı.
Erdoğan’ın son günlerde çok haklı olarak Suriye’deki bu provokatif gelişmelere sesini yükseltiyor, operasyon imalarında bulunuyor.
ABD ise Fırat’ın doğusunda karakol kurarak PKK’ya kol-kanat germe peşinde...
ABD ile PKK’nın Suriye’deki konumlarının ne olacağına sanıyorum 20 Ocak’ta başkanlığı devralacak olan Trump karar verecek. Türkiye’nin bu konudaki net tavrı Trump’ın kararında etkili olacak.
Şuraya geliyorum:
PKK’yı Kürt sorunundan soyutlayarak ele almak gerçekçi bir yaklaşım olmaz. “Kürt Sorunu yoktur” deyip, öte yandan Öcalan’a “PKK’yı lağvet” çağrısı yapmak gerçekçi bir politika değildir.
DEM’in desteğini istiyorsan Öcalan’ın talepleri dahil “çözüm”ü masaya taşımak zorundasın.
Bahçeli bunu anlamalı artık ! AKP de...
PKK dahil DEM’in taleplerinde ABD’nin “böl-yönet” provokasyonu yatıyor.
Taleplerin kültürel-eğitsel nitelikte olanları mecliste müzakere edilebilir, ama federatif/ siyasi talepler tartışılamaz; vatana ihanet olur bu.
Buradan bakıldığında terör de kendiliğinden bitmez; hele de arkasında ABD varsa !
Türkiye terörü minimize edecek güçtedir. Kandil’in bitik durumu buna örnektir. Suriye ise ancak ABD ile çözülebilecek bir sorun bence...
ETİKETLER : Yazdır