
FUTBOLDA SORUNUN ÖZÜ...
18 Aralik 2024 00:44:45
Bugünkü yazı konusunu saptarken tereddütte düştüğümü itiraf edeceğim:
Köşeyazarları gündemi izler; yazı konusu olarak gündemin başındaki konuyu/olayı seçerler/seçeriz.
Gündemde Suriye ile asgari ücret ve SGK’nin bazı CHP’li belediyelere yönelik alacak-verecek operasyonu var (dı). Bir de ABD’nin seçilmiş başkanı Trump’ın “Erdoğan güzellemesi” !.. Biraz tereddüt ettim...Sonunda Pazartesi gecesi TV’de izlediğim Galatasaray-Trabzonspor futbol maçını yazmaya karar verdim. Yani siyaset değil spor gündeminin başındaki konuyu...Eğer maçın sonunda yapılan açıklamalar olmasaydı, belki de yazmazdım maçı. Tadı üzerinde kalsın der, geçerdim...
Önce şunu söyleyeceğim:
GS-Trabzon maçı son yıllarda izlediğim en güzel maçlardan birisi oldu. Seyir keyfi üstdüzey bir maçtı. Futbolun tüm güzellikleri bir aradaydı: Maçı mutlaka kazanmaya koşullanmış iki takım... Şık hareketler, şık goller...Son dakikaya kadar sonucu kestirilemeyecek bir oyun akışı/heyecanı..
Maçı GS kazandı, ama Trabzon da kazabilirdi. Üç puan son saniyelere kadar gitti geldi...
Biz futbolseverlere böylesine hoş bir maç izlettikleri için kendi adıma teşekkür ediyorum her iki takıma da...
**
Maç bitti. Sıra her iki takımın bazı oyuncularının açıklamalarına geldi. GS’li Merters harika bir açıklama yaptı. Oyunun güzelliğinin altını çizdi, maçı Trabzon’un da kazanabileceğini söyledi. Diğer oyuncular da spor etiğini zedeleyecek şeyler söylemediler...O olağanüstü güzel ambiyansı bulandırmadılar.
Ne zaman ki konuşma sırası kulüp yöneticilerine geldi, film pat diye koptu ! Her iki takımın yöneticileri hakeme TFF’yi ve Başkanını ağrı şekilde eleştirdi, başkanın istifasını istediler... Oyunun güzelliğine, sahada kazanmak için tekmeye kafa sokan oyuncuların emeğine değinen bile olmadı !..
GS ve Trabzon yöneticilerinin bu agresif, inciltici, sorumlu kurumları hiçe sayan tavrı sadece onlara özgü de değildi. Bu maçtan önce oynanan Adanademirspor-Beşiktaş maçında sahadan yenik ayrılan Beşiktaş’ın Başkanı ağır sözlerle kendi oyuncularını eleştirdi !..
Oysa futbol sürprizlerle dolu üç sonuçlu bir oyundur. Ligdeki puan sıralaması ve kadro kalitesi farklı da olsa her takım ötekini yenebilir. Bu arada hakemler de hata yapabilir. Bunlar futbolun içinde olan şeyler.
Türkiye futbolunun bugünkü karmaşa içine düşmesinin üç nedeni var bence:
1)Kulüp yöneticilerinin çoğunun spor kültüründen yoksun olması.TFF ve MHK’nun yapılanmasındaki siyasi manipülasyonlar ve liyakatsizlik.
2) Fanatizm.
3)Kapitalist rekabet sapması.
Spor kültürü, müsabakaların sonuçlarına değil, sporun kendisine odaklıdır. Adı üzerinde spor beden ve ruh sağlığı için yapılır. Müsabaka sporları rekabete dayalıdır; ama, spor etiğini sınırları içinde. Spor etiği öncelikle rakibe, onun yöneticilerine ve müsabakaları yönetenlere saygı gerektirir.
Bunlar bizim kulüplerin yöneticilerinde yok. Çünkü spor kültürüne sahip değiller ve spor etiğinden haberleri yok !.. Federasyonun yetersizliğini de ekleyeceğim ayrıca...
Buna bir de kapitalist rekabetin köpekbalığı vahşiliği eklenince ortaya yukardaki tablolar çıkıyor.
Ucu açık fanatizm pastanın (!) çileği oluyor.
Bugün spor kulüplerimizin çoğunun başında daha önce spor seyircisi bile olmayan kapitalistler var. Bunlar toplumsal bir kimlik edinmek, bu yolla iş alanında daha etkili hale gelmek için spora özellikle futbola giriyorlar. Kulübe biraz para verip koltuğa oturuyorlar. İstediklerini elde edince gidiyorlar.. Örneğin Beşiktaş’ın son başkanı Arat bir yıl içinde taşı-tarağı toplayıp gitti. Kimisi de, Ali Koç gibi, başaramadı demesinler diye ayak sürüyor...Aynı şey federasyon yönetimleri için de söylenebilir.
Futbolun bu durumdan kurtulması için yapısal köklü değişikliklere ihtiyaç var. Yahut şeffaflaşmasına ve demokratize olmasına.. Bu ise Türkiye’nin demokratikleşmesine bağlı bir olaydır...Güzelim ülkemiz bu hedefe ulaşmadan ne ekonomi düzelir, ne sosyal yaşam, ne siyasal ve ne de sportif yaşam !..
Toplumsal sistemdeki adaletsizliğin spora, özellikle profesyonel spora yansıması kaçınılmazdır...
ETİKETLER : Yazdır
Yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil. Ben de yaşanan skandallar nedeniyle futbola soğumuştum. Bu nedenle de maçı izlemede isteksizdim. Kızım izlemek isteyince ben de ona katıldım. Her iki takım seyir zevki yüksek bir oyun sergilediler. Her iki takım oyuncularını tebrik etmek gerekir. Maalesef ülkemizde hakemleri hedef göstermek adet halini aldı. Hakemlerin takım kayırdıklarına inanmıyorum. Eskiden münferit şike olaylarını hariç tutuyorum. Kulüplerin maddi sorunları çözülse de, futboldan anlamayan, sırf kişisel ikballeri için başkanlık yapan bazı adamlardan kurtulsa Türk sporu. Merkezi Yönetim ve Yerel Yönetimler bütçe gelirlerinden belli bi ... DEVAMI
- s.
- 1