ABD’NİN SEÇENEĞİ HTŞ Mİ ?
11 Aralik 2024 00:29:46
Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye’nin geleceğine ilişkin genel tespitler yaptı. 'Bölünme olmasın' dedi. 'Terör olmasın' dedi. 'İç çatışma son bulsun' dedi. Suriye halkının iradesinin yeni yönetime yansımasını isteyen sözler söyledi özetle...
Peki bunlar hayata geçer mi ?
Emin değilim. Taşlar yerine oturuncaya kadar Suriye’de çalkantılı bir dönem yaşanacak.
Bir defa Suriye’ye sınırı olan ülkeler sınır güvenliklerinin tam anlamıyla sağlanacağına ikna olmadan çekilmeyecekler. Örneğin Türkiye!
Türkiye bugün kuzey Suriye’de ise bunun nedeni PKK/YPG’ye karşı sınır güvenliğini korumak için ! Suriye’de istikrar sağlanıncaya kadar Türkiye orada kalacaktır.
Suriye’de kalmak için başkanlarının da kendilerine göre argümanları var. Örneğin Rusya’nın Suriye’de iki askeri üssü var. İran’ın bir üssü var. HTŞ ile yıldızı barışmayan Hizbullah Suriye’den çıktı, ama onun dışında bir sürü terör örgütü var orada. İsrail de Güneyden Suriye’ye girdi. Sırtlan payı peşinde. ABD/PKK, doğuda kalacak gibi...
Mart’a kadar görev yapacak geçici hükümet bu sorunların ötesinden gelemez. Bu sorunlar ancak kalıcı bir yönetim tarafından çözülebilir.
Peki kim olacak o ?
ABD’nin HTŞ’yi düşündüğünü sanıyorum. Gerçi HTŞ, Birleşmiş Milletlerin terör örgütü listesinde, ama şu sıralar onu listeden çıkartmak için bazı girişimler olduğu da biliniyor. HTŞ’nin “ılımlı” lideri de şu sıralar kendisini ABD-Batı’ya beğendirme çabasında...
Zaten HTŞ’nin Esad’ı devirmek için önünü açan da ABD-İsrail ikilisi oldu. HTŞ’nin özellikle İsrail ile arası çok iyi.
Bütün bu belirtiler, ABD’nin Suriye’nin yönetimine terör listesinden çıkartacağı HTŞ’yi getirebildiğini gösteriyor.
Şu da var:
HTŞ, Sünni bir cihatçı örgüt. Gerçi kökeninde El Kaide ile IŞİD var. Ama örgüt lideri selefilere özgü bağnazlığa sahip birisi değil. Kılığı-kiyafeti ile de bu imajı veriyor; sakalı dışında selefiliği çağrıştıran bir görünümü yok; sarık, cüppe kullanmıyor...
Esad yönetimi Suriye’nin demografik yapısı içinde yüzde 12’lik payı olan Alevi-Şii azınlığa dayanıyordu. Sünniler ise yüzde 74’lük bir paya sahipti. Geri kalanları Hristiyanlar ile Dürziler oluşturuyordu.
Buradan bakıldığında Esad yönetimi azınlık yönetimiydi.
ABD, HTŞ’yi yönetime getirirse, bu paradoks giderilmiş olacak. Bir başka deyişle HTŞ yönetimi halkın çoğunluğunun inancını temsil edecek.
Şu an başka seçenek de görülmüyor zaten. Mevcut kaotik ortamda doğrudan halk iradesine başvurulmasını istemek hayalci bir seçenek olur.
Güzelim ülkemizin derdi, PKK/YPG! Şu an iktidarın izlediği PKK/YPG politikası; “sınırlarımızdan uzak olsun, cehenneme direk olsun" politikası.
Soru şu:
HTŞ yönetime gelse PKK/YPG’nin Suriye’deki varlığını içselleştirir mi ?
Büyük bir olasılıkla. Çünkü ilginçtir ama, HTŞ, Selefi köklerine rağmen İsrail’in dostu, Lübnan’da İsrail ile çarpışan Hizbullah’ın düşmanı !
Yani ABD ve İsrail üzerinden PKK/YPG’ye soğuk yaklaşmayan bir tavrı var veya olacak.
HTŞ, ABD’nin himayesinde yönetime gelirse, BOP’un öngördüğü ılımlı islamci bir çizgiye kayabilecek.
Ayrıca Suriye’nin toprak bütünlüğü sorunu da somut olarak o zaman gündeme gelebilecek.
Sanıyorum Suriye’deki yeni yönetimin Türkiye ile ilişkisini de PKK/YPG’ye karşı takınacağı tutum belirleyecek. Yeni yönetim Suriye’de İsrail ile PKK’nın varlığını içselleştiren bir politika izlerse (ki olası bu) Erdoğan hükümeti ile iyi ilişkiler kurması zorlaşacak...
Şu anki en büyük avantajımız, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmek üzere hareketlenmesi...
Yazıyı bağlarken şu sıralar geniş çevrelerde seslendirilen şu soruyu da irdelemek istiyorum: Suriye’deki Kürtler (PKK/PYD) ile Alevi-Şiiler ve Sünni araplar ayrı devletler kurup ülkeyi üçe bölebilirler mi ?
Bu olasılık da gündemde. Hatta Suriye’nin demografik yapısı içinde yüzde 4’lük bir payı olan Dürziler de sıraya girebilir.
Emperyalizm böyle bir şeydir işte: Böler, zayıf düşürür, ülkenin doğal zenginliklerine el koyar, halkını köleleştirir.
ETİKETLER : Yazdır