TOP ARTIK BAHÇELİ’DE !
29 Kasim 2024 00:39:08
Bir erken seçimin zorunluluğunu sanıyorum iktidar da görüyor/duyumsuyor. Bu ekonomik, sosyal ve siyasal yapı ya da koşullar Türkiye’yi 2028’e kadar taşımaz/taşıyamaz.
Maliye Bakanı Şimşek, enflasyonun 2025’te tek haneye düşeceğini söylemişti. Sözünü iki yıl daha uzattı. Hiçbir ekonomik tahmin cuk oturmuyor. Çünkü bu gibi kriz durumlarında başvurulan deflasyonist politika hayata geçirilemiyor. Halk kitlelerine kemer sıktırılırken devlet kemerinden bir delik daha gevşetiyor !.. Sıkı para politikası sadece yoksul ve ortahalli halka özgü bir politikaya dönüşüyor. Milli gelirin bölüşümünde zenginlerinin payının gitgide yükselmesi de bunu gösteriyor.
Demem o ki, bu ekonomi, Türkiye’yi şıngır mıngır bir 2028 seçim takvimine taşıyamaz.
Sosyal yaşama bakıyoruz. Halk kitleleri gergin ve öfkeli. Geçim sıkıntısı kriminal olayları tırmandırıyor. En küçük bir haksızlık kitleleri sokağa döküyor. Kitle hareketlerine karşı sert önlemler alınmasa sokak hareketlerinin daha da büyümesi sözkonusu olacak. Sert önlemler yanlış. Çünkü giderek bumeranga döner.
Ekonomik ve sosyal kriz, kaçınılmaz olarak siyasal arenada da izdüşümünü buluyor. Son kayyım olaylarının öncekilere kıyasla daha sert protestolara neden olması adeta bir restleşme ortamına sürüklüyor ülkemizi…
Bu gibi koşullarda erken seçim zorunlu hâle gelir. Kitleler gidişatın sonuçlarını oyları ile geçici de olsa yeni bir sürece manipüle ederler. Ya aynı iktidarın bir kez daha önünü açarlar, ona bir şans daha verirler.
Olası bir erken seçim Türkiye’de bir iktidar değişikliği olabileceğini işaret ediyor. Çünkü iktidarda yakında 23 yılına yaşamaya başlayacak olan AKP, sorunlara çözüm üretme yeteneğini yitirdi. Olası bir erken seçimde kitlelere sunulacak seçenekleri mümkün olduğu kadar daraltarak seçim şansını yükseltmeye çalışıyor şimdiden. Bir başka deyişle muhalefeti bir seçenek olmaktan çıkartmaya çalışıyor.
Muhalefet her seçimde doğal seçenektir gerçi. Ama geçen Mayıs seçiminde de yaşandığı gibi muhalefetin en zayıf aktörlerle sahnede yeralacağı bir seçim sahnesi, iktidarın “zımnen” şansını, yükseltir. CHP’nin İmamoğlu ve Yavaş gibi aktörlerden yoksun kalacağı bir sahne düşünün. Muhalefetin albenisi erozyona uğrar. Sonuçta cumhurbaşkanlığı seçiminde partiye değil insana/adaya oy verilir çünkü…
AKP bu yolu tutar mı ? Ya da seçim arenasını rakipsiz kılacak bir senaryoyu sahneye koyar mı ?
Böyle belirtiler var. Ama henüz netleşmiş değil. Deneme- yanılma aşamasında…
İktidarın sorunu bununla da bitmiyor. Ayrıca Erdoğan’ı yeniden aday gösterme yolunu da açması gerekiyor. Bunun için ya anayasa mecliste değiştirecek ya da meclis metamatiği bir referanduma uyarlanacak…
Soru kendiliğinden açılıyor:
Uyarlanabilir mi ?
Meclisteki sandalye sayısı en büyük ikinci parti olan CHP Erdoğan’ın önünü açmayı amaçlayan bir anayasa değişikliğine sıcak değil. İktidar gereken sayıyı bulsa bile sorunu referanduma götürmenin anlamsızlığının farkında.
AKP de ortağı MHP de biliyor ki Erdoğan’sız bir seçim iktidar için hayırlara vesile olmaz !
İktidarın, Bahçeli’nin zorlamasıyla Apo kartını oynamaya karar vermesi, aslında 6 milyon civarındaki Kürt seçmenin olası seçimde desteğini almayı amaçlıyor. AKP+DEM formülü, sonuçta, olası seçime endeksli yani.
Bahçeli’nin senaryosu aslında sahnelenme şansı çok zayıf ve riskli bir senaryo. Ama sonuçta Bahçeli’nin sırtında yumurta küfesi de yok. Apo kartı da işe yaramaysa Bahçeli bir erken seçimin önünü açabilir pekala. Bu olasılık her zaman var. Hele hele, Erdoğan’ın yeniden aday olabileceği koşullar yaratılamazsa Bahçeli erken seçimin önünü rahatlıkla açabilir.
Bahçeli’yi izlemeye devam edelim.
ETİKETLER : Yazdır