“MINTIKA TEMİZLİĞİ”Mİ ?
15 Kasim 2024 00:31:00
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ilginç bir siyaset üslûbu var. Kimi kritik durumlarda kitle iletişim araçlarını kendisine özgü yöntemlerle kullanıyor. Bazen bir objeyle (örneğin yüzük) bazen bir şarkıyla, bazen çeşitli imâlar, göndermeler içeren videolarla görüşlerini/eğilimini açıklıyor.
(Bu yöntemin modern siyasetin içinde yeralıp almadığını tartışmayacağım.)
Bahçeli’nin son yayınladığı videonun ana teması yalnızlıktı. Video hem bir yakınmaydı ve hem de bir sitem’di.
Peki hedef kimdi ? İmalar kimeydi ? Burası boşlukta ! Ama Öcalan çıkışının iktidar ortağı tarafından bir ittifak politikası olarak içselleştirilmemesi, videonun buna bir gönderme olabileceği düşüncesini doğruyor.
Bahçeli Öcalan çıkışı ile büyük risk aldı. Böyle bir riske girmek zorunda değildi oysa. Erdoğan’nı yeniden aday olmasını sağlayacak bir anayasa değişikliğine zemin yaratmak için DEM’le el sıkışması yeterliydi. Bu zaten ezber bozan bir çıkıştı. Öcalan çıkışının ise hem olabilirlik katsayısı düşüktü ve hem de bunca yılın milliyetçi partisinin kimyasıyla uyuşmuyordu.
Şunun altını çizmem gerekiyor. Bahçeli Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesini istiyor. Hem iktidar olmanın nimetlerinden yararlanmayı sürdürmek için, hem de gelecekte onun da içinde yeralacağı bir iktidar seçeneği olmadığı/olamayacağı için.
Bahçeli’nin her çıkışı bu nedenle samimi ! Son yayınladığı videodaki yalnızlık teması, bunun iyi anlaşılamadığını dile getiriyor.
Ancak, bu konuda suskunluğunu koruyan Erdoğan da haklı. Öcalan’ı meclise çağırmak yapılabilecek siyasal gafların karesidir. Bu çıkışın özellikle muhalefetin milliyetçi kanadı tarafından enine-boyuna kullanılacağı da peşinen belliydi. Öyle de oldu.
Erdoğan bu riski üstlenmek istemiyor. Ayrıca, ABD seçimlerinin yeniden gündeme taşıyacağı Ortadoğu ve özellikle Suriye’deki hassas stratejik dengeleri dikkate alarak teröre karşı şahin politikasını sürdürmenin Türkiye’nin lehine olacağını düşünüyor.
Bahçeli olanca iyiniyetine rağmen bu konuda çok fazla yerel kalıyor.
Trump, “barış meleği” modunda şu sıralar, seçim kampanyası da “barış” ve “Büyük Amerika” temalıydı zaten. Şöyle bu hipotez seslendiriliyor kulislerde: Trump, Suriye’den çekilecek, PKK/YPG’ye yeni bir rol biçecek. Bu hipotez tutarsız. ABD,PKK/YPG’den vazgeçmez. Trump, çerçevesini Biden’nın çattığı Suriye’de Kürt devleti kurma projesini desteleyecek.
Erdoğan bu olasılığı dikkate alarak Suriye sınırımızı daha güvenli hâle getirecek hamleler düşünüyor.
Bu çok daha çapı geniş ve doğru bir politika. Türkiye’nin esenliği için bu yaklaşım elzem iken içerde Öcalan’ı muhatap alan bir “çözüm” politikası izlemek tabii ki olası değil.
Bahçeli bunu niçin anlamıyor da yakınıyor bilemiyorum.
Bu çelişkili durum ortaklığın bozulmasına yolaçar mı peki ? Sanmıyorum. Tam tersi birbirine daha çok sarılacaklardır. Çünkü benim görebildiğim kadarıyla
Erdoğan’ın ajandasında iki seçenek var bugün:
Anayasa değişikliğini referanduma götürmek, tasarı onaylanırsa ömürboyu aday olma yolunu açmak ya da erken seçim.
Kayyım atamaları ile ABB ve İBB operasyonları ikinci olasılığın ağır bastığını gösteriyor. Bir tür “Mıntıka temizliği” bunlar.
ETİKETLER : Yazdır