DÜNYA BANKASI BİZİ NİYE ÖPÜYOR ?
12 Eylül 2023 00:06:38
Dünya Bankası Türkiye’ye 35 milyon dolarlık bir fon açtı.
Şu sıkışıklıkta büyük para. Nitekim Maliye Bakanı Şimşek çok heyecanlandı, internetteki kişisel hesabından Dünya Bankası yetkilerine teşekkür etti. Erdoğan da tabii çok memnun…
Dünya Bankası nedir ?
Askeri alanda NATO ne ise, finans âleminde Dünya Bankası olur ! İkisini de ABD kontrol ediyor…
Dünya Bankası, görünüşe bakılırsa, ekonomileri dip yapmış veya o eğri içindeki gariban ülkelerin hâmisi, bir tür IMF. Ama, hepsinin değil, Batı’nın çekim alanındakilerin…Görevi, onların başka çekim alanlarına
kaymasını önlemek…
Erdoğan, ABD’ye sırt dönüp Avrasya ülkelerine yaklaştığı dönemde, hele hele Rusya’dan savunma sistemi satın aldığı dönemde din kardeşimiz araplar bile bize şaşı bakıyorlardı. Nedeni de belliydi: Körfezin üç atlısı; vehhabi Suudiler ile BAE ve Katar da Batının çekim alanı içindelerdi. Ki hâlâ !
Seçimden sonra model de değişip neoliberalizme yelken açılınca ABD ile onun çekim alanı içindeki ülkelerin tavrı değişti. Ve ekonominin dizginleri Batı’nın rahle-i tedrisinden geçmiş Şimşek ekibine teslim edilince de kapılar yeniden açılmaya başlandı. Dünya Bankası atik davranıp herkesten önce öptü bizi. Büyük yatırımcıların sıraya girdiği söylendi. F-16 satışının önü bile açıldı. Erdoğan’ın en son Mısır’da Müslüman Kardeşleri alaşağı eden darbeci Sisi ile el sıkışması pastanın çileği oldu. Gerçi hâlâ başparmağını içeri alıp darbecilerin öldürdüğü Mısırlı Rabia’ya gönderme yaparak rabia (dört) işareti yapıyor, ama Sisi’nin elini beş parmağıyla sıktığını TV’de gördüm.
Erdoğan yakında NATO’ya kabülü için İsveç’in de önünü açarsa hiç şaşmayacağım…
Politika böyle bir şey işte ! İslamı referans almanın da bir sınırı var. Bunu takaza olsun diye yazmıyorum, ülke gerçekleri neyi gerektiriyorsa onu yapmak, en rasyonel yoldur.
Türkiye özellikle stratejik bakımdan önemli bir ülke. Çok iyi de bir ordumuz var. Böyle bir ülkeyi bir başka kutbun, örneğin Çin ile Rusya’nın çekim alanına itmek Batı için akılcı olmaz.
Burjuva politikacılığının bir ayağı pragmatizm ise öteki ayağı da Makyavelizm’dir. Savaşlar da geçmişte bu nedenle çıktı, şu an sürdürülen lokâl savaşların nedeni de bu. Herkes dümenine bakıyor !
ABD tek kutuplu bir dünya istiyor. Rusya’yı askeri ve ekonomik bakımlardan kuşattı, bunun için de NATO’yu kullanıyor. Rusya iki kutuptan biri rolünü Çin’e kaptırmak üzere…
Çin’de hâlâ “komünistler” işbaşında. Ama Çin gerçekte artık sosyal-kapitalist bir ülke. ABD’nin her alandaki başlıca rakibi durumunda…
Zaman zaman kendime soruyorum:
Mayıs seçimlerinde Millet İttifakı işbaşına gelse, şu an Şimşek’in uyguladığı modelden farklı bir model mi izleyecekti ? Ayrıca NATO’ya, AB’ye filân tavır mı alacaktı ?
Bunların hiç birisi olmayacaktı. Peki niçin kimimiz hararetle, kimimiz de kerhen desteklemiştik Millet ittifakını ?
Bize patlamentoculuğa dönüş sözü verdikleri için mi ? Biçimsel demokrasinin çarpık profilini değiştireceği inancıyla mı ?
Bunun halkın çoğunluğunun umurunda olmadığı seçim sonuçları ile ortaya çıktı: Halkın çoğunluğu Tek Adam’a oy verdi yine…
Bu daha ne kadar devam edecek ?
Tam bağımsız gerçekten tam demokratik bir Türkiye hayalimiz ne zaman hayata geçecek peki ?
Tam bağımsızlığı ve gerçek bir demokrasiyi indirmiş önderler ortaya çıkıncaya kadar mı ? CHP Kurultayı bu umudu diri tutacak bir sonuçla kapanabilir mi ? Altıok programını baştacı edecek bir yönetimle yahut ? Solu da içine alan bir ittifakın da kapısını aralayabilir mi acaba ?
Rüya mı görüyorum ne !..
ETİKETLER : Yazdır