CHP’Lİ DEĞİŞİMCİLER ! YÜZÜNÜZÜ III . KURULTAYA DÖNÜN !
11 Eylül 2023 00:03:48
CHP 100. yıl’nı kutluyor.
Dünyada 100 yıl ayakta kalabilen çok az parti var. Ötekiler bir yana CHP’nin sırrı ne peki ?
Sırrı, kurtuluş savaşımız ile genelde Cumhuriyet Devriminin öncü siyasi örgütü olması ! Dünyanın zafere ulaşmış ilk kurtuluş savaşının ve Türklerin kurduğu ilk milli devletin öncü siyasi gücü olması ! Türkleri tarih sahnesine ilk kez millet olarak çıkartan büyük altüst oluşun mimarı olması !..
Bu hikâyenin nasıl yazıldığını ve bugünkü CHP’nin o hikayenin ne ölçüde mirasçısı olduğunu iyi kavramak için tarih babanın kara kaplısının sayfalarını yüz küsûr yıl öncesine çevirmemiz gerekiyor:
Atatürk çok az askeri dehada bulunan bir özelliğe sahipti; O, aynı zamanda bir siyasi dehâ idi de:
Haksız, halkın desteğini alamayan devrim olmaz; olsa olsa darbe olur. Darbelerin çoğunun kısa ömürlü olmasının nedeni budur. Kimi darbeler; Afrika, Lâtin Amerika ülkelerinde sıkça görüldüğü gibi uzun süreli otokratik/faşist rejimlere dönüşebilir; ama sonunda mutlaka bir halk ayaklanması ile yıkılırlar.
**
Atatürk’ün Samsun’a çıktıktan sonra ilk yaptığı iş, iki ay sonra 23 Temmuz 1919’da Erzurum kongresini toplamak oldu. İki ay sonra da Sıvas kongresini topladı. Bu iki kongreye Türkiye’nin dört bir yanından halk temsilcileri katıldı. Kurtuluş Savaşının siyasi önderliğinin yaratılması, Sıvas kongresinden üç gün sonra Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulu ile bir üst aşamaya taşındı. 23 Nisan 1920’de de Millet Meclisi, 2 Mayıs 1920’de de İcra Vekilleri Heyeti (hükümet) kurularak siyasi önderliğin yaratılması süreci tamamlandı. Kurtuluş Savaşı ile daha sonraki cumhuriyet devrimi sırtını halka yasladı bu şekilde…
Atatürk, bu arada, Ankara’da 1920’de Hakimiyet-i Miliye gazetesini çıkarttı. Devrimin hikayesini halk kitlelerine ve dünyaya anlatmak/duyurmaktı amacı…
**
CHP ile devam edeceğim:
CHP 100. yılını kutluyor, ama aslında 104 yaşında. Çünkü CHP’nin hikayesi, 7 Eylül 1919’de kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin isim değiştirmesiyle başlar. O zamanki adı Halk Fırkası (Partisi) idi. HF’nin resmi kuruluş tarihi ise 11 Eylül 1923’tür.
CHP’nin 15 Ekim 1917’ye kadar temel ilkeleri, devletçiliğe yönlenmesiydi. Devrimciliğin eklenmesinin nedeni, gerici ayaklanmalar ile parti içindeki muhafazakarların sorun çıkartmasıydı…
Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulmuştu ve halk, “sınıfsız imtiyazsız bir kitle” olarak tanımlanıyordu, ama gerçek öyle değildi:
Bir defa, âşarın (köylülerden alınan onda bir ölçüsünde ayni vergi) kaldırılmasına (ki zaten toprak ağaları istemişti bunu) özellikle Doğu ve Güneydoğu’da feodal ilişkiler sürüyordu.
1923-1929 liberal dönemde devlet teşvikleriyle yerli zenginler türemişti. Bazı tekeller de yabancılara verilmişti. Bunun dışında devrimin üstdüzey yöneticileri arasındaki muhafazakarlar hatırı sayılır bir güç oluşturuluyor, özellikle laiklik ilkelerine karşı çıkıyorlardı.
Ancak, CHP tek partiydi ve görünür görünmez sınıfsal çelişkiler o tek partinin çatısı altında bir araya gelmişti.
CHP içindeki çelişkiler ilk meyvesini (!) Kâzım Karabekir ve destekçisi bir grup milletvekilinin partiden ayrılıp 17 Kasım 1924’te ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurmalarıyla yeni bir boyutlanmaya uğradı. Bu parti uzun ömürlü olamadı: Şubat 1925’te patlak veren Şeyh Sait ayaklanması bağlamında çıkartılan Takrir-i Sükûn yasasına dayanılarak aynı yıl kapatıldı. 1930’da ikinci muhalefet partisi olan Serbest Cumhuriyet Fırkası adında bir parti kuruldu, ancak o da baskılara dayanamayarak aynı yıl kendisini feshetti. 1946’da ise, Menderes ve arkadaşları CHP’den ayrılarak Demokrat Partiyi (DP) kurdular.
Şunun için yazıyorum bunları:
CHP içindeki tartışmaların ve kopmaların ana teması, ekonomi alanındaki farklı bakışlar ile lâiklik oldu hep. Atatürk’ün özellikle lâiklik konusundaki ısrarı ölümüne kadar devam etti. Ancak Atatük’ün ölümünden sonra da tartışmalar sürdü, günümüze kadar uzandı. İnönü’nün 1946-50 arasında ödünler vermesi ile önü açılan siyasi İslamcılık Menderes’in 1950’de iktidara gelmesiyle zirve yaptı…
İnönü’nün Milli Şef ünvanıyla 1938-46 arasında sert bir yönetim profili vermesi DP’nin 4 yıl içinde iktidara gelmesinde etken oldu.
Günümüz CHP’sine bakıyorum, Kılıçdaroğlu, İnönü’nün, iktidarının son yıllarında siyasi islama verdiği ödünlerin benzerlerini veriyor bugün de; deyim yerinde ise, CHP’yi durmadan sağa çekiyor…
Önümüzde yeni bir CHP kurultayı var. Değişimciler, Kurultayda; CHP tarihinin en devrimci kurultayı olan III. Kurultayın mirasçısı profilini mi verecekler, yoksa CHP’yi Batı tipi bir sosyaldemokrat parti haline getirmenin ilk kurultayına mı çevirecekler Ekim kurultayını ?
- yılında da Atatürk’ün CHP’sini selâmlıyorum…
ETİKETLER : Yazdır