
NE GEREK VAR BÖYLE ŞEYLERE?
21 Mart 2023 20:27:27
Kimin önerisiydi bilmiyorum ama, HDP liderlerinin Kılıçdaroğlu ile TBMM’de görüşmeleri bir demokrasi jesti, bir mesaj değil, radikal milliyetçilere verilmiş bir ödün’dü.
HDP yasal bir parti. Mecliste grubu var. Zaman zaman meclisi yönetiyor, komisyonlarda görev alıyor, Türkiye’nin sorunlarına ilişkin görüş bildiriyor, oylamalara katılıyor; kısaca öteki partilerin meclisteki işlevleri ne ise, onun da o.
Diğer partilerle görüşmek genelde kendi mekanlarında yapılıyor; HDP’ye gelince görüşme adresi meclis !
Ne bu ?
Madem HDP, PKK’dan ayrı tutuluyor, farklı görülüyor, yasal kimliği öne alınıyor, o halde meclis yoluyla veriler demokratik/barışçı çözüm çağrışımı yaratmaya ne gerek var ?
Hem de AKP’nin, Hizbullah gibi bir terör örgütünün de üzerinde gölgesi olan Hüda-Par ile al tekke ver külah modunda olduğu koşullarda ?..
Bundandır, Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi ziyaretine MHP bile yarım ağzıyla itiraz edebildi.
Toplantıyı meclis-demokrasi şerbetine batırmak, aslında HDP’nin ötekilerden farklılığını işaret etmek anlamına gelmiyor muydu ?
AKP, Hüda-Par’la görüşürken, radikal milliyetçi destekçilerine rağmen bu yolu tutmadı. Oysa Hüda-Par da radikal İslamcı bir Kürt Partisi değil mi ?
Etnik sorunlara ve örgütlere karşı gösterilen kırılganlık, demokrasinin, onu “getirmek” iddiasında olanlar için bile iyi özümsenmediği anlamına geliyor bu ?..
HDP’nin taleplerinin neler olduğunu, sonuçta nerelere boyutlanabileceğini biliyoruz. Bunların demoratik bir zeminde çözülmesini içselleştirmek tabii ki idealdir. Ancak bu ideale ulaşabilmesi için, öncelikle, o sorunların çözülebileceği en geniş demokratik zemini yaratmak gerekiyor.
HDP’yi yönetenlerin hiç değilse bazılarının artık bazı şeyleri gördüklerini düşünüyorum. En azından PKK gerçeğini ! PKK’nın ABD’nin ortadoğu’daki istilacı/ayrılıkçı politikalarının bir piyonu olduğunu !
HDP gerçekten halkların partisi (ya da Türkiye partisi) ise eğer, halkların partisi olmanın önkoşulunun, halkların bölünmesini değil, birliğini savunmaktan geçtiğini bilmesi gerekir. Bu denklem de ABD’nin Türkiye’yi bölme projesinin vurucu gözü olan PKK’ya yer yoktur.
Ama bakıyorum, HDP’yi yötenler bunu hâlâ tam olarak içselleştirmiş değil. PKK’nın/Öcalan’ın ABD “liberallerinden” (solcularından) kopya çektikleri “yeşil” (ekolojik=çevreci) sol) filan gibi kurumsal ütopyaları HDP’ye monte etmeye çalışmalarına pek seslerinin çıkmaması; çok yeni bir şeymiş gibi bununla adetâ övünmeleri bunu gösteriyor.
Neyse.
HDP’yi de kucaklayan Emek ve Özgürlük İttifakı cumhurbaşkanlığı seçiminde ne yapacağına bugün-yarın karar verecek. Dilerim kararları, otokrasinin değil, demokrasinin yolunu açacak bir karar olur…
“Yeşil Sol’u filan tartışmak sonranın işi olsun…
ETİKETLER : Yazdır







