
LİDERLER KRİZİ !
17 Kasim 2021 15:15:32
Ekonomik kriz kavramı güncel sözlüğümüzün olmazsa olmazı haline geldi.
Sakıza döndü.
Galiba belirsiz bir zaman için çiğnemeye devam edeceğiz onu…
Ekonomik krizler tek durmaz, en bariz yansısını sosyal alanda bulur. Yani ekonomik krizlerin sonuçlarından birisi de,-belki de en önemlisi-sosyal krizdir. Bu da geçim sıkıntısı şeklinde görülür.
Siyasi kriz, ülkeyi yönetenlerin eskisi gibi yönetemez hâle gelmesi olayıdır.
Ekonomide ipin ucunun kaçması, siyasette bu şekilde yansısını bulur.
Siyasi krizin bir başka görünümü de, siyasetçi krizi’dir. Siyasi kriz, kaçınılmaz olarak, siyasetçileri de etkisi altına alır; krize sokar. Bu da en berrak ifadesini liderlerde bulur, özellikle iktidardakilerde..
Bir denilenin ertesi gün yadsınması…
Siyaset dilinin kabalaşması…
İronik çıkışlar…
Fantastik vaatler…
Absürd suçlamalar…
Falan.
**
Bize geliyorum…
Siyasetimiz sıkıntılı. Belli başlı siyaset liderlerimiz gitgide, beklenmedik çıkışlar, söylenmemesi gereken sözler, absürd vaatler, mizah sınırlarını zorlayan izahlarla (!) karşımıza çıkmaya başladılar.
Örneğin Erdoğan; millet geçim sıkıntısı içinde kıvranırken, zam üstüne zam yağarken, eczanelerde 700’e yakın ilaç bulunamazken, Türkiye’de her şeyin dört dörtlük olduğunu söylüyor !
Bahçeli, biz gerçekte muhalefetiz diyor, ertesi gün iktidarın günahına da sevabına da sahip çıkan ortağıyız diyor !..
Kılıçdaroğlu çıkıyor, ortada fol yok yumurta yokken herkesle helâlleşeceğim diyor, iktidarın söküğünü dikmeye soyunuyor !..
Akşener çıkıyor, daha iktidar olmadan, Başkanlık Sistemi parlamenter sisteme dönüşmeden, başbakan adayı olduğunu açıklıyor. Bu görevi de mevcut sisteme nasıl çalım atarak yapacağını tarif ediyor…
Yo hayır, at izi it izine karışmış değil henüz; ama, ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip olan siyasetçilerimizin çizdiği ortak tablo pek iç-açıcı da değil ! Sürrealist bir tabloyla karşı karşıyayız adetâ!..
**
Ben en çok Kılıçdaroğlu’na kızdım ve aynı zamanda üzüldüm:
Son bir yıldır çok iyi bir performans sergiliyordu. İktidara çok tutarlı eleştiriler yöneltiyordu. Halkı kucaklayan, yol gösteren çok iyi gündem maddeleri oluşturuyordu. Dinamizmi, cesareti göz doldurmaya başlamıştı…
Derken, tekil konuşmaya başladı ! Siyasi kariyerinin tepesi, teorik olarak, altı partiden oluşan bir ittifakın cumhurbaşkanı adaylığı iken, ülkenin yönetiminde ideolojik kimyaları gerçekle uyuşmayan o altı partinin sözsahibi olması sözkonusu iken, yani tek başına karar vermesi nerdeyse imkansız iken, bunları unutup tekil vaatlerde bulunmaya başladı. Kendisine tarihsel bir misyon biçti. Sonunda, helâlleşme çıkışı ile, 1950’den bu yana gelmiş geçmiş tüm iktidarların özellikle de AKP’nin günahlarını affettirmeye soyundu !
Olacak şey değildi, ama oldu işte !
Kılıçdaroğlu, bu absürd çıkışı ile, ta Adalet Yürüyüşünden bu yana yükselen yaratıcı muhalif lider pozisyonuna limon sıktı !
Bence hak etmedi bunu. Siyasi krizin liderlerdeki negatif yansısının kurbanı oldu…
Çıkışı yok mu bu işin ?
Kılıçdaroğlu özeleştiri yapmalıdır !..
ETİKETLER : Yazdır







