ANIMSAMAK GEREK
09 Kasim 2021 11:08:09
Hasan Hüseyin Yalvaç
Zamanımı ayarladıkça mezarlıkları ziyaret eder, mezar taşlarını okumaya çalışırım, tıpkı duvar yazılarını okumaya çalıştığım gibi. Böylesine epeyce birikmiş tespitlerim vardır kayıt altına alınmış. Gerçekten çok ilginç buluşlara tanıklık edebilirsiniz. Birçok genç arkadaşa da bu tür çalışmalar yapmalarını önerdim, öneririm de.
Elbet bu mezarlık ziyaretleri, bilinen klasik ziyaret değil. Ben ölülerimle Türkçe konuşur, kimliklerine göre söyleşirim. Sabahtan Ayaspaşa Mezarlığı’na uğradım Sevim Hamdi Alp (Saray, 10 Mart 1929-Saray, !5 Haziran 2018) ağabeyle söyleştim sanat, edebiyat ve vefasızlık üzerine. Bu tür işlerde elbette kentler suçlu değil. (Bilirsiniz suçun altı kazınınca sistem ve insan çıkar karşınıza. Faruk Erem’i de anmış olalım bu arada) Mezartaşında ‘banka müdürü’ yazsa da. Sevim Hamdi Alp benim için şair, yazar ve bir aydındır. Kentimin aydınları arasında bana göre baş köşededir, kimsenin alınmasına da gerek yok. “ ‘Istrancalar Sevdası’; ‘Istranca Sarısı’; ‘ Neden Mustafa Kemal?’ Ve ‘Istranca’nın Kollarında Ergene’den” adlı şiir ve düz yazı kitapları hep anımsanmalıdır. O güzel insanı da ne yazık ki çabuk unuttu ilçem. Değerlerini kavrayamayan toplumlar, unuttukları kadar unutulur ve kültürün çıkmazlarına sürüklenir ve sonrasında hiçleşirler. Biraz düşünürsek birçok örneğini bulabiliriz dünyada. Sevim Hamdi Alp ağabeyi şiir ve yazılarıyla baş başa bırakıp ayrılıyorum Ayaspaşa Mezarlığı’ndan.
Yolum şimdi Büyükyoncalı Mezarlığı’na doğrudur. Eşimi yitirdiğim 10 Kasım 2017 tarihinden itibaren ikinci adresimdir bu mezarlık. Tüm doğasıyla tanışık bir söyleşi ortamını yaşarım burada. Mezarlığı her zaman olduğu gibi sessizliğiyle beni bekler buldum. Her gün artan nüfusuna rağmen sessizliğini korumasını biliyor bu mekan. Kuşlar ve canlılar için su ve görüntü anlamında temizlik sorunlarını yerine getirdikten sonra dolaşmaya başladım mezarlığı. Çoğunuz bilmez ama burada Köy Enstitülü bir çok insanımız vardır. Ki yeri gelmişken belirteyim Saray ve köylerinin Kepirtepe Köy Enstitüsü Mezunları’nı bir türlü tespit edip, kalıcı bir yapıya dönüştüremedim. Bu da benim suçum olsun!!!
*
Aaa bir tanıdık mezar daha: Ziya Çağlı, (Saray, 15.01.1951- İstanbul, 20.12.2020). Araştırmacı dostumuz Ziya Çağlı bu yörenin çocuğu. “Trakya’nın Gerçek Kurtuluş Tarihi” adlı kitabı anımsanmalı.
*
Bu küçük yolculuğu niye yaptım ve yazdım? Sebebi yazarımızın, şairimizin ve araştırmacımızın yani tüm kültür insanlarının unutkanlığı ve herkesin kendini dünyanın merkezi sanması. Eğer buralardan kurtulursak, insanlarımızı doğum yada ölüm yıldönümlerinde değil, olanaklarımız elverdiği zaman ve mekanda anarsak, söyleyecek sözümüz ve dünyanın aydınlık geleceğine bakacak yüzümüz olur. Değerlerimizi kurda kuşa yedirmeyelim. Bu alışkanlığa dönüşürse, yeni yem biz oluruz unutmayalım. Bu eylemimizi Saray’dan başlayıp ülkemizin her yanına yayalım. Çünkü dünyanın güzelliğe, dostluğa, kardeşliğe olan gereksinimi giderek büyük bir açlıkla artmaktadır .
Pamuk eller taşın altına.
Saray, 03 Kasım 2021.
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış