
CUMHURİYET VE DEMOKRASİ
29 Ekim 2021 14:16:26
Teokratik Osmanlı monarşisinden Cumhuriyete geçmek bir devrimdi.
Cumhuriyet devriminin üzerinden 98 yıl geçti. Devriminin önü, 98 yıl içinde, zaman zaman karşıdevrimlerle kesilmek istendi; ama hâlâ dimdik ayakta! Bunu Cumhuriyetimizin Kurtuluş Savaşı ile taçlanan sağlam temellerine borçluyuz.
Cumhuriyeti iân etmek zordu, ama onu, demokratik niteliklerine zarar vermeden yaşatmak daha da zordu. Bunu da Cumhuriyet kültürüyle yetişmiş kuşaklara borçluyuz.
Bunu açmak gerekiyor:
Cumhuriyet ile demokrasi kavramları sık sık karıştırılır, oysa ikisi aynı şey değildir. Bugün dünyada Cumhuriyet adını alan sürüyle diktatörlük var. Cumhuriyetin, anlamına (ulus) uygun bir yönetim biçimini temsil etmesi için aynı zamanda demokratik olması da gerekir.
Örneğin İran da Cumhuriyettir, ama demokratik değildir.
Cumhuriyet bir biçimi ifade eder, demokrasi ise onun içeriğini…Demokratik olmayan Cumhuriyetlerin bulunması, Cumhuriyet-demokrasi ayrımının yapılmasını zorunlu kılar.
Şu da doğrudur ama:
Bir ülke, monarşik bir yönetime (krallığa örneği) sahip olduğu halde, demokratik olabilir, ama cumhuriyet olamaz. İlgiltere gibi.
**
1982 anayasasında Türkiye’nin bir Cumhuriyet olduğunun belirtilmesi ile yetinilmemiş, Cumhuriyetin nitelikleri de şöyle vurgulanmıştı:
“Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletindir.”
**
Bizim neoosmanlıcı İslamcıların Cumhuriyet kavramı ile sorunları yoktur. Cumhuriyetin nitelikleri ile sorunları vardır.
Yeni bir anayasa hazırlıyorlar. Kimi İslamcılar, anayasadaki laikliğin yerine islâmın konulmasını istiyorlar.
Diyelim ki oldu. Bu kez Türkiye Cumhuriyeti bir islam Cumhuriyeti olur, demokrasiye veda eder. Çünkü laisizm, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Dinin devlet yönetiminden soyutlanmasını öngürür çünkü…
Fanatik İslamcıların demokratik değerlere karşı çıkmasının sırrı da burada gizlidir: Laisizme, kadın haklarına medeni yasaya, bağımsız yargıya vb…
Cumhuriyet devrimine sahip çıkmak için, öncelikle, demokrasiye sahip çıkmak gerekir.
Çünkü Cumhuriyet devrimi sadece milli değil, aynı zaman demokratik bir devrimdi de. Devrim’le, feodal üretim ilişkileri tasfiye edilmiş, onun yönetim biçimi olan teokratik (dinci) monarşi kaldırılmış, yerine Lâik bir hukuk devleti kurulmuştu.
İslamcıların Atatürk karşıtlığının temelinde bu yatar. Devrimcilerin Osmanlı Devletinin niteliklerini değiştirmesi, demokratik/lâik bir sürece sokması !
**
Demokrasi sadece parlamentodan ve seçimlerden ibaret bir kavram değildir. Bir değerler sistemidir. O sistemin ayırdedici özelliği laisizmdir. Laisizmi çekip alın, geriye demokrasi kalmaz, yahut lâfta kalır.
**
Cumhuriyet Devriminin 98. Yılında manzara-i umumiyemiz nedir peki ?
Cumhuriyetin niteliklerine karşı bayrak açanlar yenildi.
Tamam, demokrasimiz yaralı-bereli, ama Türkiye Cumhuriyeti hâlâ bir demokratik/laik ve hukuk devleti !
Hâlâ halkımız göğsünü gere gere Atatürk’e koşuyor. Hâlâ başta laisizm
olmak üzere demokratik değerlere sarılıyor…
Cumhuriyeti dönüştüremediler, yenildiler !
Artık geleceğe bakmamız gerekiyor…
ETİKETLER : Yazdır







