KİMİ
20 Eylül 2021 11:05:11
Hasan Hüseyin Yalvaç
Dalıp dalıp gitmeler neyin sonucudur diye düşünürüm kimi. Yanıtlamak başa düşer ve çoğalır yanıtların niceliği niteliği. Düşünmek neden zor geliyor insanlara ya da elini taşın altına koymak? Yoksa diyorum salt kendileri için mi düşünüyor, ellerini taşın altına sokuyorlar? Birbirini sevmemek yatay ve dikey ve sürekliliği olan bir alışkanlığa dönüşmüş gördüğüm kadar. İnsan, sevmekten neden bu kadar korkar? Oysa yanıt yolunda düşünmeyi sürdürürsek çok insan tanımanın, çok yer görmenin ve çok okumanın sevme eylemini ne kadar kolaylaştırdığının hemen ayrımına varırız. Bu bilgilenme ve bilgilenmenin sonrasındaki yürüyüş, yorgunluğu atılmış ve kanatlanılmış bir yürüyüştür. Deneyimlerimizi insanlara aktarmaya çalışırken birlikte yaşamanın da felsefesini aktardığımızı düşünüyoruz. Çünkü biz’in ben’i tek değildir onun tekliği çokluk içindeki tekliktir ve çokluktan tamamen soyutlayamaz kendini.
Bu yürüyüşe küçük bir anıyla devam edelim. Sevgili dostum Kekil Şimşek birkaç kez çağırdı beni Kirmasti’ye yani Mustafa Kemal Paşa’ya. İzmir’e giden otobüslere binip ilçenin garajında, otogarında indiğimde sabahın buralara ulaşmasına epeyce bir zaman olurdu ve karanlık, köpek sesleri arasında beni ileride mum ışığı gibi gözüken kentin ışıklarına çağırırdı ve ben her seferinde uyardım bu çağrıya. Yolculuğumun şiirsel düşleri açık bir çorbacıda biterdi. Masanın üstündeki sürahide çeşme suyu, bolca ekmek ve çorba sizi karnınızı doyurmaya davet eder ve siz aşkla bu davete uyarsınız. Lokantanın çalışanı ve sizin gibi müşterilerle söyleşi derinleşir çorba parasından fazla edecek olan ve peş peşe gelen çaylarınızı yudumlarsınız. Gün ışığı bütün görkemiyle içeri girdiğinde hesabınızı ödemek istersiniz ve kasadaki güzel insan ‘çaylar bizden’ der. Kapitalizmin inlemesini ve insanlaşmanın sesini duyarsınız.
Sonra elbet akşam olur ve bir masanın etrafında öğretmeni doktoru, banka çalışanı, işçisi toplanır felsefe konuşmaya geçersiniz. Bu eylem her ay yinelenir ve siz hazırlanır gelirsiniz. Yani bilmeniz gereken her şey için elinizi severek taşın altına koymuşsunuzdur.
Sonra bu yaşadıklarınızı örnek olsun diye çevrenize anlatırsınız. Sonuç dudaklardaki alaysı bir gülümsemedir.
Anıları geride bırakıp yeniden sevmeye döndüğünüzde, kendi çocuğuna bile acı çektiren ruh hastalarıyla karşılaşırsınız. Akıl ağır ağır yerini terk ederken tepki verirseniz bu terk edişe, sistem daha çok boğmaya başlar sizi ya da o akışa uyarsanız katil damgası yemeniz çok uzağınızda değildir.
Şimdi yeniden düşünmeye başladım. Bunca okuma, gezme ve fikir jimnastiği bizi bu dünyanın içinde görünen ama dışında yaşatan yılkılıklara mı çevirdi?
Vurdumduymazlık zamanı, senin zamanın gibi görünebilir ama yenileceksin, kendi çürümenin pis kokulu bataklığında, unutma.
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış