KÖRLER SAĞIRLAR DÜNYASI YA DA ÇIKARLARIN BİRBİRİNİ AĞIRLAMASI
22 Haziran 2021 12:34:22
Hasan Hüseyin Yalvaç
Birbirimizi arıyor, ziyaret ediyor ve özlüyorduk her zaman. Bunun da bir çıkar yanı vardı elbet ama varıp insanlığa dayanıyordu bu çıkar. Sonra bazı şeylerin bitme ya da bitirilme mevsimi başladı, başlatıldı. Küçük bir anıyla sürdüreyim yazımı. Yetmişli yılların başındaydı Aydın’da Muzaffer İzgü ağabeyi ziyaret edişim. Bahçeli bir öğretmenler lokalinde buluştuk ve bir öğretmen arkadaşıyla tanıştırdı. Bu arkadaş yılın 365 gününü bayram, kurtuluş ve o, bu günleri diye haritalandırmıştı. İşte o dostumuz gibi bitme veya bitirilme eylemiyle birlikte boy vermeye başladı günler. Anneler, babalar, sevgililer falanlar filanlar günleri derken derin bir yasın içinde boğulmaya başladı normal günler.
Tabi ana paydayı oluşturan sevgiyi unutursanız ve de elinizin tersiyle itelerseniz uzaklara, sevgisizliğin yaşamınızda köklenmesine izin vermiş olursunuz. Böyle olunca da, sahte sevgileri reklamlarla gerçek sevgilerin yerine oturtursunuz veya o eyleme yardım etmiş olursunuz.
Normal yaşamak eylemine ve dışındaki her şeye bulaştı bu yabancılaşma. Çünkü bütünden korkmanın sonucu olarak küçülttük birçok şeyimizi. Bir ormanla, bir ağaçla söyleşmekten vazgeçip yapraklara vardık ve doğal olarak ‘bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeş’ olma olanağımızı bıraktık yadlara. Bir şair arkadaşım aradı bir söyleşinin soruları için. Dertleşirken aklıma geldi böylesine unutma, böylesine kaçma ve kendi kendimizi ağırlama. Elimden geldiğince, dilim döndüğünce aktarmaya çalıştım bu yollarla varılan noktanın çaresizce çürümüşlüğünü. Kendine bütün içinde yer istemeyenlerin yolculuk haritasıdır bu. Bir yerlere konuk olmak, bir yerlere kapak olmak. Kendi üretim alanının gücünden uzaklaşıp, o alanın nimetlerinden yararlanarak başka bir ‘ben’ oluşturmak. Şöhret bayat da olsa insanların hoşuna gidiyor demek. Bu çürüme yolculuğunun salt sanata, edebiyata değil insana ilişkin hiçbir şeye yararı yok. Ancak buradaki yarar insanlığın düşmanı ‘ben’ciler içindir. Unutmanın bu denli yaygınlaşması da buralara bağlıdır. Ün anımsanıyor ve ünlü. Sanata, insanlığa ömrünü verenlerin adı besi anılmıyor neden? Çünkü onlar devreye girdiğinde insanlık memleketine dönüyor demektir. Çünkü insanlığın gurbeti de sılası da kendisidir.
Bu Pazar günü böylesi sıkıcı konulara dalmak istemezdim ama yaşam gittikçe canlılara ait kimliğini yitiriyor. Kimseler bir arada yaşadığının ayrımında değil ve sürekli kendi çıkarlarına göre hareket ediyor ve bir yorulma, tükenme evresine giriyor. Ayrıca ne kadar insanlıktan uzaklaşılırsa uzaklaşılsın, herkes yaptığı haksızlıkların hesabını karşısında bulacaktır. İnsan, b.u sözlerime gülse de diğer canlılar bu hesapların takipçisi olacaktır. İnanmak istemiyorsanız bir süre o canlıları izlemeye alın adları önemli değil.
*
İstedikleri kadar körler ve sağırlar birbirini ağırlasın, adım gibi biliyorum ki gizlilik üstündeki topraklar, küller savrulacaktır.
Emin olun, her gün rüzgârla konuşuyorum.
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış