EREĞLİ’NİN İHTİYACI VE POSBIYIK…
07 Subat 2019 00:03:09
“Canınız acıyorsa, canlısınızdır; başkalarının acısını duyumsuyorsanız,insansınızdır…”
Ünlü Rus romancısı Tolstoy’undur bu söz…
Empati kavramının belki en veciz ifadelerinden birisidir.
“Başkalarından bana ne, ben dümenime bakarım” diyenlerin yeri, ormandır!
İnsan olmak için, sadece başkalarının acısını duyumsamak yetmez; o acıların ortadan kalkması için çaba göstermek de gerekir…
Bir belediye başkanı düşünün…
Kent halkı, sorunlarına çözümler üretmesi, yaşamlarını kolaylaştırması için ona yetki vermiştir. Şunu da eklemiştir: ”Para da bizden…”
İnsan değilse, seçilmesinin akabinde halkı unutur. Başı göğe erer, babalanır, böbürlenir, herkese posta koyar, hizmet kavramının merkezine kendisini ve eşini-dostunu yerleştirir, halkın parasını har vurup harman savurmaya başlar…
Bu nepotik sapma, giderek tipik bir diktatör yaratır.
Eleştiri-özeleştiri kültüründen yoksun, bölücü, demagok, narsist, megolaman bir tip çıkar ortaya…
Elli küsur yıl içinde bunun çok örneğini gördük…
İnsansa, hizmet kavramının merkezine insanı koyar. Seçkin azınlığın değil,yoksul çoğunluğun dertlerini dert edinir öncelikle. Halkın parasını gözü gibi korur; haramilere yedirmez…
Bunun çok fazla örneğini görmedik.
Şöyle bir söz vardır:
Bir kentte, bir tek kişi bile, aç ve açıkta ise,orada belediye yoktur!..
Sosyal belediyecilik denilen şey, o bir tek kişiyi bile aç ve açıkta bırakmamayı temel ilke edinen belediyecilik anlayışıdır.
Belediyelerin görevleri arasında, işsizlik, pahalılık ve yoksullukla mücadele başta yer alır/almalıdır.
Üreticileri teşvik etmek, bizzat kooperatifler, şirketler kurarak, halka ucuz gıda maddeleri ulaştırmak, bu arada istihdam yaratmak, toplutaşımacılığı ucuzlatmak; sağlık eğitim, barınma, gibi eğitsel-kültürel, sportif alanlarda kalıcı eserler yaratmak, belediyelerin görevleri arasındadır. Bu görevi savsaklayanlardan belediyeci filan olmaz!..
00
Geçen seçimi kaybeden Ereğli belediye başkanı Halil Posbıyık’ın ilerlemiş yaşına rağmen yeniden belediye başkanlığına aday olması farklı tepkilere/yorumlara neden oldu.Kimisi, ”intikam için geliyor”dedi, kimisi ”iflah olmaz kariyerizmi”ne bağladı adaylığını…
Başka şeyler söyleyenler de oldu.
Posbıyık bunlara karşı çıktı. Her konuşmasında ”değiştim/özeleştiri yaptım” temasını işledi. Daha önceki hatalarından ders çıkartmış bir Posbıyık portresi çizdi…
Kestaneci muhtarının ziyareti sırasında yaptığı konuşmada da benzeri şeyle söyledi. Dahası, kavram olarak sözetmese de, sosyal belediyeciliğin olmazsa olmazı olan bazı projeler üzerinde çalıştığını belirtti.
İşte bu!
Bu çeşit bir belediyecilik anlayışının başımızın üzerinde yeri var! Seçimi kazanır da aynı doğrultuda yürürse gereken olumsuzlukları bir kenara koyup kendisine destek olacağız…
Bu,öteki adaylar için de sözkonusu.
İçinde yaşayanlar issiz, aç ve açıktaysa, ampullerin sayısını çoğaltmak o kenti güzelleştirmez!..
Önce insan! Önce yoksul, ama namuslu emekçi halk!..
00
Posbıyık geçenlerde belediye meclisi adaylarını da değiştireceğini söyledi.
Bence de öyle olmalı. Uzun yıllardır posta pulu gibi meclis üyeliğine yapışan ihtiyarlar öncelikle ayıklanmalı; genç, dinamik, her an halk iç-içe, sorunları yerinde izleyen, başkanla canlı bağları olan bir meclis grubu kurmalıdır kendisine…
Partisel körlükten arınmış,küçük hesaplara ve ayak oyunlarına kapalı bir meclis!.. Seçimi kim kazanırsa kazansın, böyle bir meclise ihtiyaç var…
Posbıyık, gerçekten değişti ise, meclis adaylarını da değiştirmelidir.
ETİKETLER : Yazdır