ASGARİ ÜCRET
06 Aralik 2018 15:36:52
Türkiye’nin toplumsal sistemi, kapitalist sistemdir. Sistem, dolayısiyle, kapitalizmin evrensel kurallarına tabidir.
Sistem, emek sömürüsüne dayanır. Sömürü, kâr biçiminde somutlaşır. Sistemin egemen günü olan sermaye sahipleri için Kâr, üretimin faaliyetinin odak noktasıdır. Ana amaç kârdır, üretim kârâ araçtır. Kâr yoksa, üretim de yoktur. (Hilal-i ahmer’e[Kızılaya] çalışan kapitalist olmaz !) Kârın artması, kapitalistin ana hedefidir. Bu bakış açısı, emeğin sömürüsünün yoğunlaştırılması düşüncesini de ilke olarak beraberinde taşır.
Sömürünün yoğunlaştırılmasının çeşitli biçimleri vardır. Düşük ücret ve mesai saatinin uzatılması bunların başlıcasıdır.
Kapitalist sistemde devlet de, kapitalizmin evrensel kurallarına göre hareket eder. Çünkü sistemin egemen gücü olan sermayedarlar dolaylı şekilde devlet gücünü de ellerinde tutarlar. Bu dolaylı yolun adına, “demokrasi” denilir.
00
Bu genel bilgilerden sonra gelelim asgari (en az) ücrete…
Bu satırların yazıldığı sırada Asgari Ücret Komisyonu’nu şakır şakır çalışıyordu. Devlet temsilcileri, siyasi partiler, işçi temsilcileri filan kafa kafaya vermiş, asgari ücretin ne olması gerektiği konusunda tartışıyorlardı.
Soru şuydu:
Asgari ücreti bir yıl için ne kadar arttıralım ?
Artış için genellikle enflasyon oranı ölçü olarak alınıyor, işçi sendikaları ile soldaki parti temsilcileri bunun yeterli olmayacağını savunuyorlardı. Çünkü enflasyon zorunlu ihtiyaçlara göre değil, tüm tüketim kalemlerine göre hesaplanıyordu. Bu nedenle asgari ücret, enflasyona göre değil, asgari geçim koşullarına göre hesaplanmalıydı…
Falan.
Deneylerimizle biliriz. Asgari ücret komisyonu, kendi içindeki mızıldanmaları zaman içinde altmışaltıya bağlayarak belirli bir oranda anlaşacaktır. Üzerinde anlaşılan zam oranı, üç aşağı beş yukarı, düzmece enflasyon oranı olacaktır.
Sonuç ironiktir:
Ücret artacak, ama satınalma gücü düşecektir !
Çünkü enflasyon, dedik ya, zorunlu tüketim mallarına göre değil, tüm tüketim kalemlerine göre hesaplanır.
Bu alicengiz oyunu, sistemin doğasından kaynaklanır. Süreç şöyle işler: Verilen düşük zam, yeni vergiler ve fiyat artışları ile belirli bir zaman diliminde geriye alınır; elde edilen tüm birikim, çeşitli yollardan yandaş sermaye sahiplerine kanalize edilir…Asgari ücretin düşük tutulması, sermayenin cebine hortumlanan paranın büyümesine yolaçar sonuçta…
Sağdaki partiler ile sarı sendikalar, asgari ücret oyununun baş oyuncularıdır. Toplusözleşmeler için de aynı şey söylenebilir.
İktidara sol partilerin gelmesi, sistem aynı kaldığı sürece çalışanların durumunda büyük farklılıklar yaratmaz. Olsa olsa sömürü bir nebze azalır. En son Fransa’da görülen toplumsal tepkiler gibi tepkiler de benzeri bir rol oynar…
Sonuç ?
Sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın daha adil, daha insancıl ve daha özgürlükçü bir toplumsal sisteme ihtiyacı var.
ETİKETLER : Yazdır