8 KASIM VE 10 KASIM
09 Kasim 2018 10:40:57
8 Kasım Uzun Mehmet’i anma ve Kömür Bayramı, Sainte Barbara Maden Yortusu’na karşı Zonguldak Halkevi’nin çıkardığı milli/antiemperyalist bir gündür, bir yerel bayramdır.
Kömürü bulan Uzun Mehmet, Sainte Barbara’ya karşı çıkartılan milli bir figürdür, bir simgedir.
Sen Barp (Sainte Barbara) 1930’lu yılların Zonguldak’ında, kiliseden destekli Fransız sömürgeciliğini sembolize ediyordu. Uzun Mehmet’se, milli kurtuluşu, milli kültürü ve kır emekçilerini…
Cumhuriyet Devriminin kültür kuruluşu olan Zonguldak Halkevi, Atatürk’e yalakalık olsun diye saptamamıştı bu günü; günün koşulları ya da Fransızların cumhuriyetin 10.yılında da Zonguldak kömür madenini elinde tutuyor olması, Halkevi’li aydınları derinden yaralıyor, tepkilerine yolaçıyordu. Kömür Bayramı, Zonguldak’lı aydınların bireysel bir milli tepkisiydi de aynı zamanda.
Çünkü, emperyalizm, 1930’lu yılların Zonguldak’ında Fransız Şirketinin kimliğinde; sermayesi,kültürü, halka tepeden bakan günlük yaşam üslubu ve gelenek-görenekleriyle imtiyazlı bir topluluk/koloni görünümündeydi.
Zonguldaklı aydınların yer yer somutlaşan tepkisinin, Fransız Şirketinin 1936’da millileştirilmesinde rolü olduğunu düşünüyorum.
Bunu anlayanlar var, anlamayanlar var.
Ünlü özdeyiştir:
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az…
10 KASIM
Atatürk’ü 10 Kasım 1938’de yitirdik.
Biyolojik bir olayın 95.yıldönümünden sözediyoruz…
Yoksa, milli kahramanlar ölmez ve öldürülemez.
Atatürk’ün bu 10 Kasım’da da devrimleriyle yaşıyor olması bunu gösterir.
Atatürk büstlerine, heykellerine saldırmak, onları karartmak, posterlerini parçalamak, çöplüğe atmak, şurada burada O’na küfretmek, aile yaşamına dil uzatmak, bütün bunlar, salaklıktır !
Çünkü bu gibi şeyler Atatürk’e olan sevgiyi azaltmaz, çoğaltır…
Bunu, kafası iyi-kötü çalışan Neo-Osmanlıcılar da anladı artık.
Taktik değiştirdiler…
Şimdiki taktik Atatürk’ü bir müze objesine dönüştürme hinliği !
Büstlerde, heykellerde, posterlerde, tablolalarda yaşasın…
Ama, Türkiye’nin yönetimine karışmasın !
Kafası çalışan Atatürk karşıtları,artık sıradan yobazlar gibi büstlere, heykellere saldırmıyorlar; tam tersi, onları cilalayıp parlatıyorlar, ama fikirlerini, ilkelerini, devrimlerini karartıyorlar bu kez…
Çünkü Atatürk,aslında, büstlerde, heykellerde vb.değil, devrimlerinde yaşıyor !
Atatürk’ün milli kurtuluşçuluğunu,devrimciliğini, bunları somutlaştıran laik Cumhuriyeti bir yana koyun geriye ne kalır O’ndan ?
Heykeller, büstler filan…
Bunu yapmak istiyorlar.
Bu 10 Kasım’da da iki şekilde anılacak Atatürk:
Devrimlerini derinden duyumsayanların yüreklerinde ve dillerinde; onları karartmak isteyenlerin hinoğlu hinliğinde.
ETİKETLER : Yazdır